Hatıralarımız, anılarımız, hafızamız...
Onlara ne kadar bağlı olduğumuzu düşündünüz mü hiç?
Onların bir anda yok olduğunu hayal etsenize bir...
Yaşamak ister miydiniz?
Onlara ne kadar bağlı olduğumuzu düşündünüz mü hiç?
Onların bir anda yok olduğunu hayal etsenize bir...
Yaşamak ister miydiniz?
Hatıralarımız bizi biz yapan şey mi?
Yoksa bu dünya hayatındaki zihnimizin anıları kim olduğumuzun sadece çok küçük bir kısmı mı?
Yoksa bu dünya hayatındaki zihnimizin anıları kim olduğumuzun sadece çok küçük bir kısmı mı?
Alzaymır tüm anıları yok eden bir hastalık. Birçok kadim
öğretiye göre her hastalığın bir sebebi var. Alzaymır hastalığının kökeninde
ise yaşamama isteği ve mevcut hayatı olduğu gibi kabul etmeme yatıyor.
Filmin kahramanı Alice, başarılı kariyerinin basamaklarını
bir bir tırmanmış ve başarılı bir profesör olmuştur. Kendi çocuklarını da
oldukları gibi değil onun vizyonuna uygun bir şekilde yetiştirmeye
çalışmaktadır. Kolektif bilinç çalışmaları göstermektedir ki, basamakalrı
çıkarak başarı arayan kadınların çoğunluğu bilinçaltından babalarına
kendilerini ispatlamak ve dolayısıyla sevgisini kazanmak ister. Alice ise erken
kaybettiği annesi ve babasını anımsar...
Sanki bir şekilde onları takip etmektedir...
Sanki bir şekilde onları takip etmektedir...
Film, Lisa Genova’nın
aynı isimli romanından beyaz perdeye aktarılmış. Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini
üstlenen Richard Glatzer’ın ilk defa
filmini izledim, oldukça dokunaklı bir filmi aşırı duygusallaşmadan yaratmayı
başarmış.
Julliana Moore ve Alice’in kızı rolündeki Kristen Stewart sıradışı bir preformans ortaya koymuşlar. Kristen Steward, Camp X-Ray filminde de çok başarılı bir oyunculuk sergilemiş; yıldız olma yolunda ileriliyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder