23 Mayıs 2016 Pazartesi

Louder Than Bombs


Hayatta hiç bir şey kişisel değildir. Her bireyin, kendi bakış açısı vardır. Bunun yanı sıra, her birey, arkasında sahip olduğu aile sisteminden ötürü görünmez bağlarla bağlıdır. Atalarından aktarılan bu dinamikler, bireyselliğin bir illüzyon olduğunu ortaya koyar. Gerçek anlamda, izole olmuş bir birey yoktur ortada...

Louder Than Bombs filminin ana kahramanları, iki erkek çocuk, anne ve babası... Ailede yaşananlar karşısında dört kişinin kendi bakış açılarını yansıtan başarılı bir yapım. Isabelle, çok ünlü bir savaş fotoğrafçısıdır. Kendisini, mesleğine olan bağlılığı ile ailesi arasında sıkışıp kalmış bir şekilde bulur. Bir yandan, kendini savaşlarda mağdur olan insanlara yakın bulurken, bir yandan eve döndüğünde, ailede kimsenin ona ihtiyacı olmadığını düşünür. Bir şekilde kendini dışarıda kalmış hisseder.

Aşırı tehlikeli mesleklerde çalışan kişilerin genellikle derinliklerinde, ölmüş birini takip etme isteği yatmaktadır. Kendini mağdur ve dışlanmış kişilere yakın hisseden Isabelle’in ailesinde de böyle bir kişi olabilir. Isabelle’in başına bir çok olay gelir ve kocası bu durumdan rahatsız olmaktadır. Bir süre sonra kalıcı olarak eve dönmeye karar veren Isabelle, şüpheli bir şekilde, bir araba kazasında vefat eder.


Özellikle 12 yaşındaki küçük çocuk Conrad için büyük bir kayıptır. İçten içe babasına kızgındır ve bu durum aralarını açar. Büyük oğul, Jonah’ın ise henüz bebeği olmuştur. Bebeği eşine bırakıp, annesi hakkında yapılacak haber sırasında babasına yardım etmek için ailesinin yanına gider.

Film boyunca ailenin iç ilişkilerine bakıldığında, klasik aile dinamikleri ortaya çıkmaktadır:
Eşler Arasında Denge
Gene, eski bir aktördür. Aktörlüğü bırakıp, öğretmenlik yapmayı seçmiştir. Bunun sebebi pek net değil, ancak ailesindeki sorumlulukları yerine getirmek için olabilir. Çünkü eşinden de benzer bir davranışı beklemektedir. Isabelle ise mesleğine bağlıdır. Bu, meslek aşkı gibi gözükse de, Isabelle’in içinde derin bir hüzün vardır; eşinin talebini yerine getiremez. Kendi sorumluluklarını üstlenemeyen Isabelle'in, bilinçaltı seviyesinde, kendini suçlu hissedip uzaklaşmaya daha meyilli hale gelmesi muhtemeldir. Bu durum da, kocası yerine de başka kişi ve nesneler koymasına sebebiyet verir.


Sistem Denge Bulmaya Çalışır
Rollerinden uzaklaşan ve sorumluluklarını almayan kişilerin yerleri mutlaka başkaları tarafından doldurulur. Büyük oğlan, annesine yanaşırken, küçük oğlan da annesini takip eder ve kendini tıpkı onun gibi dışlar. Conrad, elektronik oyunlar ve kulaklığı ile kendini dış dünyaya kapatır. Kocası ise, yüzeyde belki sadık kalmıştır, ancak ölümünden sonra başka bir öğretmen ile beraber olmaya başlar. Ailedeki düzen bozulmuştur, sisteme yeni bireyler dahil olmuştur.

Anne – Baba İlişkisi
Çocuklar, ebeveynlerinin sözlerini dinleyerek değil, davranışlarını izleyerek öğrenirler. Eğer onlara sevgiyi öğretmek istiyorsak, eşimizi sevmeli ve bunu göstermeliyiz.
Anne-babasının ilişkisinde saygı ve sevgi göremeyen çocuklar, genellikle kendi ilişkilerinde de, sevgi ve saygı göstermezler.


Anlayış
Ailedeki sırlar ortaya çıktıkça ve bireyler birbirleri ile yüzleştikçe, herkesin bakış açısı zenginleşir... Anlayış gelişmeye başlar. Bu, zihinsel bir anlayıştan ziyade kalple idrak edilecek bir anlayıştır. Tüm sağlıksız bağlar, olması gereken bağlara dönüştüğünde ortaya çıkan, sağlıklı sevgiden başka bir şey değildir...

Tüm bu dinamikleri görmek, anlamak, atılacak ilk adımdır. Aile sistemi açılımlarında bu dinamikler keşfedilebilir. Tüm olanı olduğu gibi kabul etmek, alabildiklerimiz için minnettar olmak, özgürlüğe giden yolun kapılarını açmaktadır...

8 Mayıs 2016 Pazar

The Confirmation


Her çocuk doğduğunda annecidir. Onu emziren ve koruyan annesi, bebeğin hayatta kalması için yeterlidir. Anne, bebeğine hayat vermiştir. Bu, sınırsız bir enerji gibidir. Ancak bir erkek çocuk, erkek olmayı ancak babasından öğrenebilir. Yoksa anasının kuzusu olarak kalır. Baba onu hayata hazırlamaktan sorumlu kişidir. Kadın, erkeğe göre daha endişelidir, daha korumacıdır... Hayata atılması ve kendi ayaklarının üzerinde durması gereken bir çocuk için babanın yol göstermesi gerekir. Baba, anneden gelen enerjiye yön verir.

Ancak çift boşanmışsa ve çocuk annede yaşıyorsa, genellikle çocuk kendini ikilemde hisseder. Evde ruhen babanın yerini alır. Babasına sevgi ve özlem duyduğunda ise, annesine ihanet etmiş gibi hissedebilir. Özellikle de babanın kişisel problemleri varsa, anne, çocuğunu korumak isteyebilir. Ancak babamız, bizim için en doğru babadır. Annemiz de en doğru annedir...
Anne ve babamız nasıl olurlarsa olsunlar, veremediklerine değil, verebildiklerine bakıp, bunun için teşekkür etmeliyiz.
Anne ve babamızın verebilecekleri kadarını vermiştir; ne azını ne de fazlasını... Onların da arkasındaki kaderi görüp, kabul etmek bizi güçlendirir ve özgürleştirir. Zihnin kurguladığı yanılsama dolu hikayemizden kurtulur, kendi sorumluluğumuzu alırız.


The Confirmation filminin kahramanı Anthony’nin babasının alkol problemi vardır. Annesi babasından boşanmıştır ve yeni bir erkek arkadaşı vardır. Tüm bu koşullardan dolayı annesi oğlunu koruma altına almıştır. Eski eşine fazla güvenmez. Anthony, babası Walt ile sıra dışı bir gün geçireceklerdir. İşte bu, Anthony için müthiş bir deneyimdir. Hayatın tüm yönlerini aynı günde tecrübe eder ve babası ile bağ kurar...

Hepimizin içinde olan tüm özellikleri, belki de bir gün içerisinde görecektir. Bu, onun içinde müthiş bir anlayıştır geliştirecektir...

1 Mayıs 2016 Pazar

10,000 Saints (Ten Thousand Saints)

“İnsanların, hayatı bir nehire benzettiğini duymuştum. Biz sadece küçük birer balığız; donmayla, erimeyle ve akışla mücadele eden. Bazen önemli bir anda, bir doğum ya da ölüm, büyük değişimlere sebep olur. Ve bazen bu en iyi arkadaşınızın bir gece eve erken gitmesi kadar basittir.”
Jude’un arkadaşı bir gece, eve erken gider ve Jude, anne ve babasının kavgasına şahit olur. O gece, babası (Les), ona bir çok şey anlatır. Arkadaşı erken gitmese, belki de bu konuşma olmayacak ve onun hayatı güvenli ve saf kalacaktı. Bu, Jude’un düşüncesidir. Babası o gece ona ne anlatmıştır? Evlatlık olduğunu, başka bir kadınla beraber olduğunu, onun hamile kaldığını ve bu yüzden karısı ile tartıştığını... Doğacak çocuğun da belki evlatlık verileceğini... Üvey babası ise onu ertesi gün terk eder...

Ergenlik çağındaki kankası Teddy de babasız büyümüştür. Teddy'nin aynı anneden, farklı babadan olan kardeşi vardır. Bu sırada, Jude’un babası ise başka biri ile evlenmiştir. Yeni eşinin kızı Eliza’yı, Jude’un yanına yollar... Eliza, babasını üç yaşındayken kaybetmiştir. Teddy, Eliza ve Jude, beraber takılmaya başlarlar. Bir gece kafaları fazla iyidir ve karda uyuya kalırlar... Teddy, o gece hayata gözlerini yumar. Jude’un babası ziyarete gelir ve Jude ile arkadaş gibi takılmaya başlar... 


Bağımlılıklar
Les dahil olmak üzere, gençlerin çeşitli bağılılıkları vardır. Benzer travmaları olan kişiler olarak birbirlerini bulmuş gibidirler. Tüm bağımlılıkların arkasında genellikle baba ile sağlıksız bağ yatmaktadır. Özellikle bu filmde, tüm çocukların babaları ortada yoktur. Her ne kadar annemiz, bize hayat verse de, babamız, diğer yarımızı oluşturur. Baba, ayrıca bizi hayata hazırlaması gereken kişidir. Eğer baba ile bağ kopuksa çeşitli bağımlılıklar, onun yerine ikame etmeye çalışır. Ancak bu işe yaramaz.

Özellikle erkek çocuk, evde rol model olarak bir babaya ihtiyaç duymaktadır. İster öz, ister üvey baba olsun, onunla arkadaş gibi değil, yetişkin gibi olup, ona örnek teşkil etmelidir. Ona sevgiyi öğretmek için ise, eşine sevgi vermelidir. Doğru örnek, böyle oluşur. İlişkilerine saygı duymayan bir babanın çocuğu da ilişkilerinde bocalayacaktır. Tabii ki, kişi, bu konunun üzerinde çalışabilir.


Evlat Edinme
Diğer bir konu ise evlat edinme konusudur. Aile sistemi terapisinin kurucusu psikolog Bert Hellinger, sistematik açıdan evlat edinmeye karşıdır. Ne olursa olsun kimse, bir kişinin biyolojik anne-babasının yerini tutamaz. Bunun yerine koruyucu ebeveynlik önerilmektedir. Öncelikle evlat edinmenin ardında – “benim çocuğum olsun” – yatıyorsa bu, bencilce bir tavırdır. Yardımcı olmak ise, derine inildiğinde, kendini üstün görmektir. Yetim çocukların da kaderine saygı göstermek ve kaderlerini kabul etmek gerekir. Belki de bu onların yeteneklerini, güçlü yanlarını ortaya çıkaracaktır... Destek olmak istiyorsak, koruyucu anne-baba olmak veya çocuk bakım evlerinde gönüllü çalışan olmak sistematik açıdan daha uygundur.


Heavy Metal
Heavy Metal müzik türü, özellikle ergenler tarafından sevilir. İçlerindeki çelişkiler, ifade edilmeyen öfke, sanki açığa çıkmaktadır. Zihnin dinginliğini engelleyen bu müzik ile gençler kendilerinden geçmeye devam ederler.

Kürtaj
Eliza, hamiledir... Teddy’nin öldüğü gece, ondan hamile kalmıştır. Annesine bu konuyu açmaz, lakin daha önce, annesi ona şöyle söylemiştir: “Eliza, hayatım, eğer hamile kalırsan onu aldıracaksın.” Johnny ise yardım etmek amacıyla, çocuğun babası olmak ister. Ne de olsa kardeşinin çocuğudur. Bunu sevgiden yaptığını düşünür. Konuyu öğrenen Les ise, çocuğun alınması gerektiğini söyler. Eliza’nın annesi, bebeğin evlatlık verilmesini tercih eder. Herkes zihnini kullanarak neyin doğru olduğuna karar verir...
Bir kadın hamile kaldığı gün, annedir. Ebeveynler ise, anne olan kızlarına sadece destek olmalıdır.
Bizden daha yüce olan bir sistem olduğunu, hepimizin, bu sistemin bir parçası olduğunu unuturuz. Belki de, bunu, hiç öğrenmemişizdir... Asla tek ve yalnız değilizdir. Tüm sistemin bir parçasıyız, özellikle de ailemizin. Tüm atalarımızın gücü, desteği bizimledir... Öte yandan travmalarını taşıyor, acılarını hissediyor olabiliriz, ancak bu kısımdan özgürleşmek mümkündür.

“Ruh için doğumun da ölümün de belli bir zamanı yoktur.” [Bhagavad Gita]