Hayatımız genellikle sıradan günlerle geçer. Hatta bazen hep aynı günleri yaşıyoruz zannederiz. Dolayısıyla zihnimiz ileride farklı olması için bize hayaller kurdurur. Diğer bir yandan da geçmişte yaşanan olumlu deneyimleri yeniden yaşama arzusu, olumsuz yaşanan olaylardan uzak durmak için bir koruma kalkanı oluşturur. Geçmişte veya gelecekte dolaşan bu düşünceler ve inanç yığını olan zihnimiz hayatı dolayısıyla yaşamamıza engel olur.
Groundhog Day gibi
The Map of Tiny Perfect Things isim
film, aynı günün defalarca yaşanmasını konu alan bir film. En büyük farkı ise
salt bir komedi olmaması. Aynı günü yaşayan Mark,
bir gün fark eder ki bu kaderde yalnız değildir. Margaret de aynı onun gibi bu günde sıkışıp kalmıştır. Yaşadıkları
yaklaşık 16 saatin uzmanı olmuşlar. Çevrelerinde yaşadıkları anların haritasını
çıkarmışlardır. Her küçük anı daha iyi nasıl bunun yollarını ararlar.
Yaşadıkları hayatın geçip gitmesine izin verilmediği için
her anın küçük mutluluklarını keşfederler. Bu kader onları yakınlaştırmaya
başlar. Oysa Margaret’in bir sır vardır. Bu sırdan dolayı yeni günleri de
yaşamak istememektedir. Hayatın yeni anlarına hazır değildir. Mark ve Margaret
belli bir sebepten dolayı birbirini hayatlarına çekmiştir. Mark küçük anlara ve
ona önemsiz gibi gözüken detaylara görmeye başlar, Margaret ise artık devam
etme cesaretini gösterecektir. İşte o zaman özgür olacaktır; hayatın amacı dördüncü
boyutu çözmek, kansere çözüm bulmak değildir, hayatın amacı sadece yaşamaktır.