27 Ocak 2020 Pazartesi

A Hidden Life



Hayat basit. Anne, eş, çocuklar, komşular... Üç nesil bir arada, toprakla beraber. Çiftlik hayvanlarıyla beraber. Toprağı hazırlamak, ekmek, hayvanlara bakmak ve kalan zamanda aileye ve diğerlerine zaman ayırmak. Hayat basit ve huzurlu. Her türlü beladan sonsuza kadar uzak gibi...

Her şey huzur içerisinde... Kimsenin paylaşamadığı dünya için verilen topyekun bir savaşa kadar. Anlamsızlığın ortasında kalanların karar vermesini gerektiren savaş... Tarafsız kalmanın son derece zor olduğu bir durum. Tüm insanlığın ve geçmişin çatışmalarının sonucunda delice dönmüş canavar. Ne insan, ne hayvan ne köy ne şehir tanıyan... Erkekleri öldürmeye zorlayan. Kadınları yalnız bırakan. Ağlamayı sıradanlaştıran, utanmayı sürgüne gönderen.
“Bizler bir nefes gibiyiz. Sönüp giden bir gölge gibi...”
Askerler seçtikleri tarafta diğerlerini öldürmek durumunda. Bir yanda yaşadıkları topluma uyum sağlayıp hayatta kalmak, diğer tarafta isyan edip kendini, aileni tehlikeye atmak. Komşuların sustuğu, kilisenin sustuğu bir ortamda, özgür irade ne kadar özgür olabilir? Kimin neye hakkı kalmış olabilir?


Avusturya'nın bu canavar zihniyete kucak açtığı bir ortamda, bir çiftçi ne yapabilir? Bir yanda ait olmak ve masum insanları öldürmek, diğer yanda doğru olanı yapmak ve kendinle beraber tüm aileni tehlikeye sokmak. Nasıl bir kader bu? Nasıl bir seçim bu? Koyun sürüsünde kara koyun olmak... Suçlanmak; gururlu olmakla, diğerlerini aşağı görmekle, ukala olmakla suçlanmak.

Tüm bu güç karşısında çaresiz. Dünyayı nasıl değiştirecek? Dünya daha güçlü... Aklın kalpten ayrılmaya yüz tuttuğu bir an... Bu şuursuz canavara karşı direnen tek yürekler. Tüm olanların ötesinde buluşmaya hazır olanlar. Bizlere verilen hayatın bu kadar sorgulandığı başka bir anın olmadığı dönemde içlerindeki inanca tutunanlar...

“Sevgili oğlum, sahip olduğum tek şey sensin. Babasız büyümenin nasıl olduğunu biliyorsun. Yalnız olmanın nasıl olduğunu biliyorum...”

“...dünyanın büyüyen iyiliği genellikle bilinmeyen eylemle bağlıdır ve bu şeylerin seninle ve benimle olabileceği kadar ilgili olmayışı sadakatle gizli bir hayat yaşayanların sayısından kaynaklanıyor... ve ziyaret edilmemiş mezarlarda yatanlardan” (George Eliot)

9 Ocak 2020 Perşembe

After The Wedding



Ailemizde sırlar her zaman bir tıkanıklığı sebep olur. Sır dışlamaktır. Bir olayı veya bazı kişileri geçmişe gömmek demektir. Oysa her sır açığa çıkmak ister. Sistem rahatlamak ister. Bizler ise reddettiğimiz kişilere döneriz. Özellikle bu kişiler anne veya babamız ise... Tamamen aynı olmasak da onların yargıladığımız yönlerini kendimizde bulmaya başlarız. Anne ve babamız bize hayat verdikten sonra neyi kötü yapmış olabilirler? Belki bize yalan söyleyebilir, çocuk yerine koyabilir, bizi terk edebilirler ve belki de en kötüsü bizi evlatlık verebilirler.

After the Wedding isimli filmde bu olanların hepsi gerçekleşiyor. Geçmişi ardında bırakıp Hindistan’a yerleşen Isabel, bir yetimhanede çalışır. Yolda bulduğu bir çocuğa bakıcılık yapmaktadır. Bağış yapmak isteyen birisinin talebi ile bir anda kendini NewYork’ta bulur. Geçmişindeki sırlarla çok ilginç bir şekilde yüzleşecektir.

Anne ve babamız bizi bir şekilde istememiş olabilir, bize yalan söylemiş olabilir, bize yeterince destek vermemiş veya aşırı destek olmuş olabilirler. Halen hayattaysak, başka bir şeyler yolunda gitmiştir. Birileri hayatımıza dokunmuştur, tüm zorlukların karşısında bazı yönler geliştiririz; yardımsever, güçlü, bilge, yaratıcı ve benzeri... Geçmiş ile barıştığımızda tüm bu yönler bize hediye olarak kalır. Bu çoğu zaman zordur ancak her zaman mümkündür. Gerçekleştiğinde hayat bize değişik ve şaşılacak yollarda yükseliş imkanları sağlar. Anne ve baba bize hayat vererek yapmaları gereken en önemli görevi yapmışlardır.


Evlat edinmek oldukça hassas bir konudur. Kimsesiz bir çocuğa destek olmak ile ‘benim çocuğum’ arasında fark vardır. Geçmişinde yaşadığı olaylardan dolayı Isabel çocuk evlat edinmemiş, birçok çocuğa yardım etmeyi seçmiştir. Çocuğu ait hissettiği, diğer arkadaşları ile neredeyse eşit olduğu ortamda destek olmak onu ait hissetmeyeceği bir ortama kavuşturmaktan daha sağlıklı olabilir.
Kader ile uyumlu olduğumuzda, özgür irademiz için gereken güven ve güç içimize akmaya başlar...