Ailemizde sırlar her zaman bir tıkanıklığı sebep olur. Sır
dışlamaktır. Bir olayı veya bazı kişileri geçmişe gömmek demektir. Oysa her sır
açığa çıkmak ister. Sistem rahatlamak ister. Bizler ise reddettiğimiz kişilere
döneriz. Özellikle bu kişiler anne veya babamız ise... Tamamen aynı olmasak da
onların yargıladığımız yönlerini kendimizde bulmaya başlarız. Anne ve babamız
bize hayat verdikten sonra neyi kötü yapmış olabilirler? Belki bize yalan
söyleyebilir, çocuk yerine koyabilir, bizi terk edebilirler ve belki de en
kötüsü bizi evlatlık verebilirler.
After the Wedding isimli
filmde bu olanların hepsi gerçekleşiyor. Geçmişi ardında bırakıp Hindistan’a
yerleşen Isabel, bir yetimhanede
çalışır. Yolda bulduğu bir çocuğa bakıcılık yapmaktadır. Bağış yapmak isteyen
birisinin talebi ile bir anda kendini NewYork’ta bulur. Geçmişindeki sırlarla
çok ilginç bir şekilde yüzleşecektir.
Anne ve babamız bizi bir şekilde istememiş olabilir, bize
yalan söylemiş olabilir, bize yeterince destek vermemiş veya aşırı destek olmuş
olabilirler. Halen hayattaysak, başka bir şeyler yolunda gitmiştir. Birileri
hayatımıza dokunmuştur, tüm zorlukların karşısında bazı yönler geliştiririz;
yardımsever, güçlü, bilge, yaratıcı ve benzeri... Geçmiş ile barıştığımızda tüm
bu yönler bize hediye olarak kalır. Bu çoğu zaman zordur ancak her zaman mümkündür.
Gerçekleştiğinde hayat bize değişik ve şaşılacak yollarda yükseliş imkanları
sağlar. Anne ve baba bize hayat vererek yapmaları gereken en önemli görevi
yapmışlardır.
Evlat edinmek oldukça hassas bir konudur. Kimsesiz bir çocuğa
destek olmak ile ‘benim çocuğum’
arasında fark vardır. Geçmişinde yaşadığı olaylardan dolayı Isabel çocuk evlat
edinmemiş, birçok çocuğa yardım etmeyi seçmiştir. Çocuğu ait hissettiği, diğer
arkadaşları ile neredeyse eşit olduğu ortamda destek olmak onu ait
hissetmeyeceği bir ortama kavuşturmaktan daha sağlıklı olabilir.
Kader ile uyumlu olduğumuzda, özgür irademiz için gereken güven ve güç içimize akmaya başlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder