“Onu affetmet zorunda değilsin, ancak unutmak zorunda da değilsin.”
Ailemizde dışlanmış, bir şekilde bize göre kötü ve yanlış
yapmış kişiler olabilir. Hiç hatırlamak istemediğimiz olaylar ve olaylarda
başrol oynamış kişiler olabilir. Hatta bazı kişiler aileden bile olmasa da
ailemizle sonsuza kadar kalacak bir bağ oluşturmuş olabilir. Sonsuza kadar mı?
Ölümce her şey bitmiyor mu? Asıl kritik sorular burada başlıyor: Gerçek anlamda
bir ölüm var mı? Biz ölmüş olan aile bireylerinde yaşadıklarından etkileniyor
muyuz? Bir çok kişinin ahını almış kişiler ne zaman rahatlıyor? Bu oluşmuş aile
sistemindeki tınanıklıklar nasıl çözülüyor?
Coco isimli
eğlenceli animasyon filminin konusu oldukça derin. Miguel, büyük büyük babasının müzisyenlik uğruna evi terk ettiğini
ve bu yüzden aileden dışlandığını öğrenir. Büyük ninesi Coco, müzisyen dedenin kızıdır. Coco’nun annesi, onu ve kızını terk
eden eşine kin tutar ve ailede müziği yasaklar. Aileyi ayakta tutmak için
ayakkabı yapmaya başlar ve ondan sonra tüm aile bireyleri ayakkabı yaparak
hayatlarını geçirirler... Oysa Miguel her zaman atalarından gelen ve hiç
bilmediği bir güç tarafından hayatının etkilendiğini hisseder. Onun hayali
müzisyen olmaktır.
İlk defa Carl Jung tarafından
farkına vardığımız kolektif bilinçaltı hayatımızı derinden etkiler ve yine onun
deyimiyle biz buna ‘kader’ der geçeriz. Ta ki bu dinamiklerin farkına varana
kadar... Aile sistemi çalışmalarından da bildiğimiz gibi aile herhangi biri
dışlanırsa o kişi daha sonraki bireyler tarafından temsil edilirler. Bu kişisel
nesiller ötesinde bile olabilir. Saklanan sırlar, anılmayan aile üyeleri. Hatta
aile ile bir şekilde hayatı kesişmiş aile dışındaki bireyler.
Filmde Miguel, tamamen tesadüf gibi gözüken olaylardan sonra
bir şekilde atalarının dünyasına adım atar. Artık bu dünyada olmayan aile
ilişkilerini görmeye başlar. Bir anlamda aile sisteminde değişiklere vesile
olur. Tıpkı aile sistemi çalışmalarında olduğu gibi ölüm, gerçek bir yok oluş değildir. Bu kişiler halen aile sistemimizdedir.
Bir çok olaydan sonra işler tatlıya bağlanır. Öfke ifade edildiğinde sonunda
sevgi kalır. Sevgiyle anılan ölüler huzur içinde yaşamaya başlar...
Eksik olan anlayış, kötü
adamın filmin sonunda dışlanmasıdır. Oysa, gerçek özgürlük – olan olayları
ve olayların kahramanlarını iyi veya kötü olarak nitelendirmeden – tüm
bireylere kalbimizde bir yer vermekten geçer. Senarist, bir parça seyirci de
memnun etmek amacıyla bilinen değerlerle
bitirmeyi tercih etmiş gibi görünüyor.
Atalarından biri:
“Miguel seni kutsuyorum. Evine git ve ailenin seni ne kadar önemsediğini asla unutma...”