Hayvanlar anda yaşar, oysa insan zihni zaman hareket eder,
umut kavramı buradan çıkar. Umut bir varsayımdır. Gelecekte mevcut durumun daha
iyi olacağına dair bir varsayımdır bu. Oysa evrendeki olaylar döngüler
şekildedir. Dalgalar gibi inişler çıkışlar vardır. Yaz ve kış, yaşam ve ölüm...
Tüm evren zıtlıklardan oluşur. Yaşamın yenilenebilmesi için ölüm şarttır.
Yeninin başlaması için eskinin bitmesi gerekir. Bunun için en ideal mevsim ise
kıştır: Ölüm.
Bir şeyleri bitirmek, içimizde geliştirdiğimiz duygu,
düşünceler ve bunların bir harmanı olarak geliştirdiğimiz içsel kişilikler için
de geçerlidir. Zira zihnimiz bu evrensel döngüden nefret eder. Onun için
bedenin sonsuza kadar yaşaması asıl hedeftir. Hayatta kalmak ailemize uyum
sağlamayla başlar ve yarattığımız kişilikleri beslemekle devam eder.
I’m Thinking of Ending
Things (Her Şeyi Bitirmek İstiyorum) isimli filmin iki karakteri; Jake ve sevgilisi,
Jake’in ailesini ziyaret etmek için yola çıkarlar ve işler garip bir şekilde
devam eder. Bir de filmde arar ara gösterilen bir hademe vardır. Filmde karmaşık
metaforlar kullanılmaktadır. Öncelikle kış ve kar, ölümü ve bir şeylerin sonunu
simgelemektedir.
Jake, kız arkadaşına farklı farklı isimlerle seslenmektedir. Onun yaptığı iş de devamlı değişmektedir. Kız arkadaşı ile konuştukları bir çok konu Jake’in evinde bir yerlerde saklıdır. Okunan kitaplar, fotoğraflar,çizilmiş resimler...
Bodrum katı genellikle bilinçdışını temsil etmektedir. Jake
oradan nefret eder. Orada bir delik olduğunu belirtir. Orada çamaşırlar
yıkanır. Temizlik ve su... Su, duyguları temsil eder. Jake’in anne ve babası ve
değişik yaşlarına gider ve geri gelir... Kız arkadaşına ve kendisine yapılan eleştirilerden Jake hiç memnun olmaz. Annesi
biraz daha oğluna düşkün gözükmektedir, babası ile daha da mesafeli olan Jake oldukça
gergindir. Bu ilginç senaryodan çıkabilecek sonuçlardan biri Jake ile kız
arkadaşının aynı kişi olduğudur. Çocukluk fotoğraflarından birinde kız arkadaşı da
kendi fotoğrafının orada ne aradığını sorar.
Aynı zamanda Jake ile hademe de aynı kişidir. Çamaşır
makinesinin içindeki kıyafetler hademenin kıyafetleridir. Tüm film, Jake’in
hayal ettiği geçmişi ve kafasının içinde bitirmeye çalıştığı meselelerdir. Olan
olaylar, gerçekleşmeyen hayaller... İç dünyasına ve geçmişe yolculuk ettikçe,
bu durumdan rahatsız olan gardiyanlar yolculuğa devam edilmemesi konusunda
mesajlar verirler. Bu kapı tutuculardan daha sonrasında ise acı çekmiş,
dışlanmış travmatik parçalar ortaya çıkmaya başlar. Dondurmacıdaki kızın
ellerindeki yaralar ile Jake’in yaraları aynıdır.
Jack’in onaylanmaya ve görülmeye ihtiyacı vardır. Kız arkadaşı
onun bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan yanını simgeler. Merdivenlerden
derine indikçe sorunun daha da derinde olduğunu fark eder. Anne ve babasının etkisinde,
okulunun etkisinde kaldığı ve bu ortamda hayatta kalmak üzere oluşturduğu duygu
ve düşünceler yığınıdır Jack... Onlara karşı sesini çıkartamamış “iyi çocuktur”... Hayatı boyunca umut
etmiş ancak hep hayal kırıklığına uğramıştır. Hayatında yaptığı yanlışlar için
kendini eleştirmektedir. Artık yüzleşme vakti gelmiştir. Geçmişte ne olursa
olsun artık güvendedir...
“Evrende tarafsız gerçeklik yoktur. Herkesin bakış açısına göre kendi gerçekliği vardır. Bu filtreler geçmiş deneyimleri ile koşullanmıştır. Zamanda ilerlemiyoruz, zaman bizim üzerimizden geçiyor.”
“Bu kadar az insanın ölmeden önce ruhuna sahip olması üzücü. Emerson, der ki – İnsanda nadir görünen şey özgün eylemdir – Bu, çok doğru.Çoğu kişi aslında başkasıdır. Düşünceleri, başkasının fikirleridir.Yaşamları taklit arzularıysa birer alıntıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder