Anne ve babamız, bizim için en doğru anne ve babadır. Biz de onlar için en doğru evladızdır.Bu görüşle hemfikir olsanız da, olmasanız da, bazen anne ve babamıza isyan edecek kadar öfkeli olabiliriz. Hatta bazen onları tamamen reddedecek duruma geliriz...
Özellikle Elle filmdeki
Michèle’in konumundaysanız... Michèle’in
babası o daha çocukken, seri cinayetlerden dolayı müebbet hapse mahkum
olmuştur. Michèle, babasını hayatından tamamen silmiş, hapis yattığı dönemde onun
ziyaretine hiç gitmemiştir. Michèle’in annesi ise çocuk gibidir. Kızından bile
genç biri ile evlilik planları yapmaktadır. Michèle, annesini ağır bir şekilde eleştirir
ve onu küçük düşürücü davranışlarda bulunur.
Kendisi hırslı, tek başına ayakla kalan bir kadın imajı
çizmektedir. Sahibi olduğu video oyunu firmasının sert patronudur. Öte yandan,
hayatında ters giden durumlar mevcuttur. Oyunlar, şiddet ve cinsellik
içerirken, çalışan erkekler ile bir sürtüşme yaşamaktadır. Derken bir gün
evinde bir saldırıya uğrar ve saldırgan ona tecavüz eder. Bu olayı polise haber
vermeden, kendi başına çözmeye çalışır.
Anne, hayat demektir, baba ise hayatta bize yön veren
kişidir. Annesini reddeden bir kişi, tam olarak kadın olmayı öğrenemez ve
annesinin kuzusu bir adam ile evlenme ihtimali yüksek olasılık taşır. Michèle’in
durumunda olduğu gibi bazen de, bu evlilik çocuğa rağmen devam etmez... Aynı
dinamik oğlunda da devam eder, o da annesi gibi baskın bir kız arkadaş bulur
kendine...
Michèle, babasında kabul edemediği şiddetten de kaçamaz. Saldırganı
ile arasında, ilginç bir ilişki başlar... Saldırganın hayatı da zıtlıklar
üzerine kurulmuştur. O da, Michèle’in babası gibi aşırı kutsal ve ahlaki bir
yaşamdan şiddet dolu bir tarafa doğru itilmektedir. Bir yay misali, aşırı bir
tarafa doğru ne kadar giderse, tam tersi yöne doğru o kadar sert
çekilmektedir...
Sırlar ortaya çıktıkça, ilgili kişilerle yüzleştikçe, Michèle’in hayatındaki olaylar çözülmeye
başlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder