30 Temmuz 2022 Cumartesi

Zeytin Ağacı - Aile Ağacı

Çalışıp didinip cerrah olmuştu, şimdi yeni bir hedefi vardı; yurt dışında bir bölüme transfer olmak. Ada’nın tüm başarıların yanı sıra yakın arkadaşlarından birinin kanser olması onu çok üzüyordu. Tüm çabaları onun kurtarmak da olsa arkadaşı Sevgi gözünün önünde kuruyordu. Diğer bir arkadaşları Leyla ise olumlu ve neşeli tavırları ile herkese moral vermeye çalışırken hiçbir şeyi dert etmiyor gibi duruyordu.

Tüm macera Sevgi’in 'Köken Aile Açılımı' isimli çalışmayı denemek istemiyle başlıyordu. Bu çalışma diyordu ki – her hastalığın, olayın ardında yatan bir travma veya atalara dayanan bir trajedi vardır…

Bu doğru olabilir miydi? Atalarımızın öldürülmesi, göç etmesi, sevdiklerine kavuşamamaları, anne babalarına karşı kendini ifade edememeleri, onların sorumluluklarını paylaşmaları, nesiller sonra bizleri nasıl etkilerdi?.. Daha da ilginç olanı bizi hiç tanımayan insanlar bizim atalarımızı ve bizi nasıl temsil ediyordu?

Önce Sevgi denemeye karar verdi; daha henüz çocukken gözleri önünde öldürülen babasının acısıyla yüzleşti, annesinin eşi durumuna düşüp evde bir çocuk için fazla olan yükleri sırtlandığını fark etti. Tedavisini elbette bırakmamıştı… Bir ay içerisinde çok daha sağlıklı gözüküyordu. Hastalık ona bir mesaj veriyordu sanki uyan ve fark et… Ada’ya göre bu geçmiş tedavilerin sonucuydu. Her ne kadar değerler inanılmayacak kadar iyi olsa da bu çalışmanın işe yaradığını kabul etmek istemiyordu.


Her defasında suya girdiğinde boğulacak gibi hisseden Leyla’nın çalışmasında ise anneannesinin Girit’ten göçerken birisi tarafından suya atılıp boğulması ortaya çıktı. Onun hissetleri acıları, korkuları Leyla da hissediyordu. Anneannesini onurlandırdıkça Leyla’nın sudan korkusu bitmişti.

Geçmişteki aile dinamikleri en ilişkilerde kendini gösteriyordu. Kurduğumuz ilişkiler, hayatımıza çektiğimiz olaylar bastırdığımız yanların yansımalardan oluşuyordu. Annemiz, babamız yerine koyduğumuz insanlar. Onların yaşadıklarının aynısını veya tam tersini yaşamak ve tüm bunlar karşında geliştirdiğimiz inatçı parçalar; güçlü, öfkeli, çok çalışkan, eril, aşırı alışveriş veya eğlenceye düşkün… vb.

Olumlu gelişmeler olsa da Ada hala olan bitene inanmak istemiyordu. Ayrıca olumlu gelişmelerin yanı sıra farkındalık kazandıkça olumsuz durumlar da ortaya çıkmıyor değildi. Sevgi, annesinin onun çocuk yerine koymasından bıkmış ve annesine bunu anlatınca araları bozulmuştu. Leyla, eşine verdiği sınırsız toleransı sorgular olmuş ve yapayalnız kalırsa ne olacağında endişe eder hale gelmişti. Kendisinin hayatında da yeniden aldatılıyordu… Ada’nın geçmişinde ise hiç bilmediği olaylar vardı. Anneannesinin ablası genç yaşta trajik olayların sonunda can vermişti. Yaklaşık 100 sene öncenin duyguları hala bugünkü kadar tazeydi – büyük travmaları zaman iyileştirmiyordu.

Olay olayları takip ederken artık biliyordu Ada: Her ne kadar ispat edemese de bu çalışma geçmişi anlamamıza, olan olayları, aile bireylerini oldukları gibi kabul etmemize ve özgürleşmemize fayda sağlıyordu; çalışmaya devam edecekti, zeytin ağaçlarının arasında…

Zeytin ağacının altında nur içinde yat babam…

15 Temmuz 2022 Cuma

Generational Sins

“Ben senin annenin ve ölüyorum. Senin yaşlandığını görmek isterdim. Zamanı geldiyse ben hazırım. Beni daha sonra takip edemeyeceğin bir yere gitmiyorum. Yaşam zordu. Ancak ölmek kolay olacak… Bunu takmanı istiyorum. Buna baktığında benim bulduğum huzuru bul. Geçmişinle yüzleş.”

Annesinin ölmeden önceki son vasiyeti, kardeşini doğduğu eve götürmesidir. Drew için bu imkânsız bir iştir. Yıllar önce onu çocukken döven babasını terk etmiş ve bir daha dönmemiştir. Terk ettiği sadece babası değil, annesi, kardeşi ve kız arkadaşıdır. 20 yıl sonra oraya dönmek onun için kâbus gibidir.

Kardeşi ile çıktıkları bu yolculukta onu tatlı bir sürpriz bekler, öte yandan içindeki öfke, geceleri gördüğü rüyalar sanki zamandan bağımsız bir şekilde uzayın boşluğuna takılı kalmış gibidir. Çocukken yaşadığı şiddet, Tanrı’yı sorgulamasına sebep olur. Neden Tanrı, küçük bir çocuğun dayak yemesine izin vermiştir? Aklı almıyordu.



Yıllarca kaçmış, unutmaya çalışmıştı. Ancak hiçbir faydası olmamıştı. Kendi sözleriyle; kaçtıkça daha da karanlığa bürünmüştü. Öfkesi de onun hayat kalitesini düşürmekteydi. Kardeşinin de ona kırgınlığı vardı; kardeşini yalnız bırakıp gitmişti. 

Tüm hesaplaşmalar bittiğinde, öfke çıktığında artık daha özgür biriydi.
Doğduğu evde o da çocuk büyütecekti… O, biraz farklı yapacaktı.