Evren’de her şey hareket halindedir. Hareketten dolayı
değişim kaçınılmazdır.
Bu dinamizm ile her şey sürekli değişir ve yenilenir. Bir insan vücudu 7 sene içerisinde kendi hücrelerinin tamamını yeniler.
Bu dinamizm ile her şey sürekli değişir ve yenilenir. Bir insan vücudu 7 sene içerisinde kendi hücrelerinin tamamını yeniler.
Ego ise, değişiklikten hiç hoşlanmaz, geçmişe ait olmak onun
var olması için kullandığı yöntemlerden biridir... Aidiyet duygusu, nostalji; ah
o eski güzel günler.
Bu sebeple birçok kişi eskilerini bir türlü atmaz, onlara
bağlılık hisseder, bilinçli zihnimiz ise bu bilinçsiz davranışımız için gerçekçi
ve duygusal bahaneler uydurmakla görevlidir. Bu sadakattir, bu eşsiz hislerdir,
duygulardır...
Ancak bir gün gelir, insanlar bile birbirlerini
tanımakdıklarını fark ederler, aslında tanımadık, daha doğrusu takip etmedikleri
şey değişimdir.
Amerika'lı yazar Ira Lewis'in kaleminden çıkan tiyatro oyunu,
Çin Kahvesi, iki arkadaşın yıllar sonra büyük bir hesaplaşmanın ortaya
döküldüğü iki kişilik bir performanstır. Harry rolündeki Al Pacino, beş parasız
bir yazardır ve üçüncü kitabında en iyi dostu ile olan hayatını kitapta
anlatır. Dostu Jack (Jerry Orbach) ise bu kitaptan ve içindeki karakter ve
detaylardan hoşlanmaz ve yılların hesabı dökülmeye başlar.
Al Pacino hem oynadığı, hem de yönettiği bu tiyatro oyunu
sinemaya uyarlanmış... İkilinin müthiş performansı dışında bir aksiyon beklenmeyecek
bir film.
Al Pacino, bu oyunu tiyatroda da sergilemiş.
Değişime ayak uydurmak, farkındalık yaratmak ve bunun için
harekete geçmek işimize gelmeyebilir ama bu kaçınılmazdır... Ağzımızda buruk bir tat da bıraksa bazı nesneleri, mekanları ve hatta dostları
ait oldukları geçmişte bırakmak... Acı mı? Kahvenin tadını alması için kavrulması
mı gerekiyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder