10 Ocak 2013 Perşembe

Now is Good



Eckhart Tolle der ki, sadece ‘an’ımız var, ne geçmiş var, ne de gelecek...
Geçmiş dediğimiz önceden yaşadığımız an’larımız, gelecek ise gelecekteki an’larımız.
Şu an olmayan hiçbir zaman dilimi yoktur.


Her şeyin cevabı bugün'dedir, şimdi'dedir. Yarın da gelince sonuçta ‘bugün’ olur. Anlarımız tek sahip olduğumuz zaman dilimidir ve bu yüzden kıymetlidir. Diğer bir taraftan gelecek olan ‘an’larınızı güzel yaşamak, hayallerinizi gerçekleştirmek için plan yapıp bu anda hareket etmek gerekir. Bu yazının konusu olan film, insanı bu noktalara götürür nitelikte.
 


Now is Good (Şimdi Güzeldir) filmi lösemiye yakalanmış genç bir kızın tedavisini sonlandırmasının ardından hayatının son döneminde yaşadıklarını konu alıyor. Tessa’nın anne ve babası ayrıdır. Sorumluluk almayan bir annesi, bu sebepten ötürü tamamen kızına anne olmuş ve ona aşırı düşkün bir babası ve bir erkek kardeşi vardır Tessa’nın. Ancak Tessa’ın ihtiyaç duyduğu ikisi de değildir. Tessa, hayatının kalanı için hayalindeki yapmak istediklerini listeler ve bu listeyi tamamlamaya çalışır.

Zaman geçtikçe listedekilerin bazıları önemini yitirir, bazı yeni maddeler gelir. Tessa'nın yapmak istediklerinin başında da biri ile beraber olmak gelmektedir. Ancak bunu tanımadığı biriyle yapmak istemez, derken komşusuna (Adam) aşık olur ve son dönemini onunla beraber geçirir. Komşusu Adam, liseyi bitirmiş ama hiçbir planı olmayan bir gençtir. Tessa, Adam’ım hayallerini düşünmesi ve harekete geçmesi için örnek olur.

Listedeki maddelerin bazıları çılgınca da olsa, denemekten çekinmeyen Tessa, yaşadıklarıyla listesini kontrol edip güncellemektedir. Açık sözlü, hayatına tutunan, cesur bir karakter Tessa...

Aile dinamiği ne olursa olsun, Tessa ailesine ve hayata isyan etmiyor, olanı olduğu gibi kabul ediyor ve kalan anın değerini biliyor. Ne olursa olsun kaderin arkasında çok daha büyük bir gücün olduğunu bilir gibi...



Oyunculara gelince...
Dakota Fanning’i 2009’daki aksiyon filmi Push’dan ve The Twilight Saga’dan hatırlayabilirsiniz. 1994 doğumlu Amerikalı oyuncu, bu filmde harika bir performans sunmuş. Amerikalı olmasına rağmen bu rolü gereği Fanning filmde muazzam bir İngiliz aksanı ile konuşuyor.

Anne rolündeki Olivia Williams, insanı çileden çıkartacak bir karakteri hakkını vererek oynamış. Roman Polanski’nin The Ghost Writer filminde en iyi yardımcı oyuncu ödülü alan Williams, filme değer katmış.
 


Film, Jenny Downham’ın ‘Before I Die’ kitabından uyarlama. Senaristi ve yönetmeni Ol Parker İngiliz ve 1969 doğumlu. Çok ilginç bir konusu olan The Best Exotic Marigold Hotel filminin de senaristi olan Parker, İngilterenin çok güzel doğasını iyi kullanıp müthiş kareler yakalamış. Kendisini takip etmeye devam edebilirsiniz...
 


Her ne kadar hüzünlü gibi gözüken bir hikaye de olsa, yaşamın ancak ölümle var olacağını hatırlatan, ancak bunu anlayınca şükür dolu bir hayatımızın olabileceğini hatırlatan çarpıcı bir film... 
"Hayatlarımız bir seri anlardan oluştur. Hepsinin gitmesine izin ver. Anlar. Hepsi birleşip şu anda birleşir."

1 yorum:

  1. hiç tahmin etmediğim kadar beğenerek izledim, çok güzeldi...

    YanıtlaSil