İlk hamileliği sırasında kendisini hiç de hazır
hissetmiyordu. Karnında oluşmaya başlayan yeni bir insan fikri bile ona garip
geliyordu. Ona annelik yapabilecek miydi? Bilmiyordu... Şişmeye başlamıştı.
Kendini hantal, yorgun ve en kötüsü de itici buluyordu. İlk çocuktan sonra
depresyona girmişti. Derken ikinci ve şimdi de üçüncü yoldaydı. İlk çocuğundaki
sıkıntılara hiç bir doktor çare bulamıyorken, şimdi de üçüncü çocuk!.. Eşini
seviyordu, onunla evlendiğine pişman değildi. Kendince yardım ettiği konular
vardı. Ancak her şeyin yolunda olduğunu düşünmesi, her gece oyun oynaması onu
çıldırtıyordu. Cinsel hayatları yok gibiydi.
Ve üçüncü bebek de geldi; beğenmediği bedeni daha da
kötüleşmişti, ayak numarası büyümüş, yorgunluğu bir kat daha artmış, tahammülü
zayıflamıştı. İlk çocuğunu kabul etmeyen okul müdiresi ile kavga etmiş,
dayanacak hali kalmamıştı. Giyinmek bile ona zulümdü. Abisinin ona hediye
ettiği gece bakıcısına “hayır” diyecek gücü de... Oysa bugüne kadar hep veren
taraftı.
Hayatında sanki ilk defa bir desteği kabul etmişti. Tully isimli bu tuhaf bakıcı ile az da
olsa nefes almaya başladı. “İnsanların
benim için bir şey yapmasına alışkın değilim” demişti Tully’ye. Derin bir
uykudan sonra, tüm bu rutinin yanında değerli olanı kaçırdığını fark ediyordu.
“Bebeğini yatmadan önce öp, o yarın başka biri olacak.”
Tully ile kurduğu derin bağdan çok memnun olan Marlo, onu sık sık davet ediyordu. Derin
sohbetlerde kimseye konuşmadığı konuları paylaştığı sırada hayatını gözden
geçirmeye başladı. İşi, eşi, çocukları vardı... Ama gerçekten yaşıyor muydu?
Mutlu muydu? Hiç hayali olmuş muydu? Derin bir iç çekişten sonra şöyle söyledi:
“Gerçekleşmeyen bir hayalim olsaydı en azından bunun için dünyaya kızabilirdim. Bunun yerine sadece kendime kızıyorum.”
Sadece veren, almayı bilmeyen biri için başkasını değil de,
kendini suçlaması doğaldı onun için. Oysa bu da iyi bir şeydi. En azından artık
bu durumu değiştirebileceğini biliyordu. Almayı kabul ederse, hayatı her
yönüyle paylaşabileceğinin farkına varıyordu. Çocuklarını bile olduğu gibi
görmeye, işitmeye başladı. Eşi de uyanmış ve artık destek olmaya karar vermiş
görünüyordu. Tully’den sonra Marlo’nun hayatı artık farklı olacaktı...
Çok güzel, yalın en önemlisi de çok gerçek bir hikaye.
YanıtlaSil