Tüm eğitim sistemimiz, toplum, aile ve adına ne derseniz
deyin bir çeşit sistem, bize kalıplaşmış bir hayat tarzını öğretmeye çalışır.
Tüm bu kalıpların arkasında yatan ise kolektif bilinçaltımızdır. Tüm insanlık
tarihinin tüm korkuları birleşmiş ve bizi azami düzeyde güvenli tutacağına
inandığı bir hayat sistemini devreye koymuştur. Bir şey olma çabası, beraber
yaşama ve kurallar silsilesine uyma...
Her ne kadar bu hiçbir zaman mümkün olmasa da, zihin her şeyi kontrol etme ve kalıplara, kurallara uydurma çabasındadır...
Her ne kadar bu hiçbir zaman mümkün olmasa da, zihin her şeyi kontrol etme ve kalıplara, kurallara uydurma çabasındadır...
Tüm bu sistem karşıtlı – ikili bakış açısı bir rekabeti
doğurur ve bu rekabet halinde bireyler bir şeylere ulaşmak, bir şeyler olmak
için kıyasıya mücadele ederken sevgi ve merhamet duyguları ile bağlar
zayıflayabilir ve hatta bazen tamamen kaybolur, robotlaşırız. Elde edilen suni
ödüller bile artık kısa süreli hazları bile vermez.
The Lobster
filminin konusu artık çift olarak kabul edilmeyen bireylerin 45 gün boyunca bir
otelde tutulu onlara son bir şans verildiği bir dönemde geçiyor. Eğer çiftini
bulamazsan dileğin bir hayvan olarak hayatına devam etmekten başka seçenek kalmaz
bu kişilere. Film, evlilik ve çift ilişkileri ile ölesiye dalga geçerken,
hayatında ilk defa tek başına kalan kahramanımız David eğer çiftini bulamazsa filme ismini veren hayvana dönüşmek ister; ıstakoz. Istakoz hem uzun ömürlüdür hem de cinsel açıdan güçlüdür; erkek zihninin çalışma prensibine tam
uygundur.
David bazı denemelerine rağmen başarılı olamaz ve otelden
kaçar ve tam bu sisteme karşı gelen ikinci bir grup ile karşılaşır. Bu grup da
herkes tek olacaktır, ikili yakınlığa, cinselliğe ve hatta flörte dahi izin
verilmez. Zihnin ayrımcı ve zıt görüşü bu grubun oluşması ile netleşir; her iki
taraf veya düşman sadece savaşı ve birbirlerini körükler ve kazanan olmaz... Kendilerini
özgür sanırlar ama bu sefer kendi kendilerini daha beter bir kıskacın içine
sokmuşlardır. Nitekim burada aşık olduğu kadın ile de bu iki zıtlığın arasında
kalır ve bir çözüm bulamazlar...
Yönetmen Yorgos
Lanthimos, bu çözümsüzlüğü filmin sonunda da olduğu gibi seyirciye
bırakır...
“Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz.” [Goethe]
Her "birey"in kendi payına düşeni aldığı etkileyici bir film
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler. :)
Sil