“Mutluluk, mutlu olmanın en iyi yolu değildir.”
Çocukluğumuzda bizim için en önemli konu güvende
hissetmektir. Güven duygusu sağlıklı bir bağlanma ve ebeveynler tarafından
görülmek sayesinde ortaya çıkar. Babamız yoksa, ergenlikteki bir çocuksak,
annemiz ise kendi işleri ile ilgileniyorsa işimiz hiç de kolay değil değildir.
Where the Wild Things
Are filminin kahramanı Max’in
durumu aynen böyledir. Çocukluk döneminin kaos ile iç dünyasını oluşturmaya
başlamıştır. Dışarıda olanlara karşı hayatta kalmak için ortaya çıkan iç
parçalarıyla büyük bir ailesi vardır; onun krallığı...
Bu krallıkta parçalar
üçe ayrılır; sürgünler – duygusal yoğunluğu yüksek yanlar, yöneticiler – bizi ayakta
tutan yanlar ve yangın söndürücüler – her şey çığrından çıkınca darbe yapan
yanlar. Max bu yanlarının farkında varmak için hayali bir dünyaya gider. Burada
görülmeyen parçaları anlamaya, yöneticiler arasında denge kurmaya gayret
eder. Oysa yangın söndürücü her an ortaya çıkıp ortalığı yıkabiliyordu. Her şey
eğlenceli giderken, hiç el değmemiş olaylar, yanlar ortaya çıkıp Max’ı
zorluyordu. Travması ile yüzleşmesi karlı tepeleri tırmanmak gibidir...
O deli değildi, her insanın kişiliğini oluşturan bir çok
parçası vardı:
İlgi Çekmek İsteyen Parça
Öfkeli/Vahşi Parça
Görünmeyen Parça
Karamsar Parça
Eril Parça - Baba
Dişil Parça - Anne
Mantıklı Parça
İçindeki Ebeveyn
Çocuk Parça
Öfkeli/Vahşi Parça
Görünmeyen Parça
Karamsar Parça
Eril Parça - Baba
Dişil Parça - Anne
Mantıklı Parça
İçindeki Ebeveyn
Çocuk Parça
İç dünyasında babasının eksikliği ‘güneş’ ile temsil
ediliyor. Güneşin bir gün öleceği, Max’in babasına olan ihtiyacını sembolize
ediyor. Ay ve deniz; anne ve duyguları simgelerken, Max ebeveynleri arasında
olan olayları hazmetme sürecindedir. Devamlı bir mutsuzluk hali olamayacağı
gibi, devamlı bir mutluluk halinin olamayacağını görmektedir Max, önemli olan
tam olmaktır. İhtiyacı olan her şeye sahiptir; artık yeniden doğmaya hazırdır.
Kahraman çıktığı yoldan, kazandığı zaferden geri dönmeye hazırdır. Artık her
şeyi farklı bir gözle bakacaktır...
Baba demek gelecek demektir, güvenli olmak, adım atmak
demektir. Bilinmeyenle dans etmektir...
“Burası kayaydı, sonra
kum oldu... Sonra toz olacak. Daha sonra ne olacak ben de bilmiyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder