Dinleyin.
Duyuyor musunuz?
Müziği.
Ben her yerde duyabiliyorum.
Rüzgarda, havada, ışıkta.
Müzik her tarafta.
Tek yapmanız, buna açık olmak.
Tek yapmanız gereken dinlemek.
Müziği.
Ben her yerde duyabiliyorum.
Rüzgarda, havada, ışıkta.
Müzik her tarafta.
Tek yapmanız, buna açık olmak.
Tek yapmanız gereken dinlemek.
Bir zamanlar anne ve babası bir şekilde bir araya geldi.
Onları tanıştıran kaderleri, tohumunu atmak için bir fırsat sundu. Onlar
birbirlerine çekildiler ve birleştiler. Annesinin babası onu kendi babasından
ayırdı. Bir süre sonra annesi hamile kaldığını anladı...
Kendini bir yetimhanede buldu Evan... Öncesi bilmiyordu. Sonraları ona August Rush diyeceklerdi. Anne ve babasını tanımasa da her şeyini
onlardan almıştı. Annesi ve babası gibi o da müzikle ilgiliydi. Her yerde
müziğin tınısını hissedebiliyordu. Hepsi bir şekilde bir arayıştaydı.
Babası ise hem unutamadığı kadını hem de kendini
özlemiştir. Müzik dolu yıllarını geride bırakmış, takım elbisesi ile küplerden
oluşan bir ofiste sisteme uygun bir hayat kurmanın peşindedir. Oysa hayat
ona rahat vermez, Lyla’yı bulmaya
karar verir. Lyla da oğullarını...
August artık 11 yaşındadır ve sokaklarda müzikle uğraşır. Bu
onun kendini ifade edişidir, yaşamı hissediş biçimidir. Hayatındaki her kişi
ona hizmet etmektedir, o da başkalarına. Evrenin sonsuz titreşimini duyan Rush,
büyük bir konsere hazırlanır; bu konserde bütün sırlar ortaya çıkacaktır...
Sadece bazılarımız mı
duyabiliyor?
Sadece bazılarmız dinliyor.
Sadece bazılarmız dinliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder