3 Haziran 2016 Cuma

Get a Job


“Okulu bitirip, bir işe gir!”
Bu cümleyi duymayan kaç çocuk vardır acaba? Çok fazla değil sanırım. Bu ezberlediğimiz kavram gerçekten ne anlama geliyor? Bir yerde belli bir saat çalışıyoruz ve maaş alıyoruz. Şirket para kazanamazsa bizi işten çıkartıyorlar, kazanırsa maaşımızdan başka ne elde ediyoruz? Diğer yandan bizden saatimiz dışında neler gidiyor?
Bir yerde işe girmek ne demek konusuna gelmeden biraz daha evveline gidelim: Annemizin karnından çıktığımız ana...

Doğum ve Hayat Planı
Bir bebek olarak dünyaya gözümüzü açarız... Annemizden farklı bir bedene sahip olduğumuzu anlamak bile biraz vaktimizi alır. Aksi bir durum yoksa doğamızda cesaret, eğlence ve merak vardır... Bu özelliklerin hiç biri bir zihin hali değildir. Özgür bir ruhun hareketidir bu! Daha sonra bize “dikkat etmemiz” öğretilir. Çevremizde bizi iyi niyetli olsalar da korumaya çalışan aile bireyleri vardır. Hayatta kalmaya yarayacak korkuyu öğreniriz. Ancak, önceleri fiziksel durumlardan korkup sakınmamız gerekirken zamanla psikolojik durumlardan da korkmayı ve endişe duymayı öğreniriz.

Öte yandan aidiyet duygusu, bize atalarımızdan miras kalmıştır. Bizi birbirimize bağlayan sevgi bağının aksine yalnız kalırsak hayatta kalamayız ile kodlanmıştır bu duygu... Zihin, hayatta kalmak için olumsuz deneyimleri daha güçlü bir şekilde kaydeder. Sonuç olarak topluma uyum sağlamak hayat meselesi haline gelmiştir. Bize sunulan hayat planına sadık kalırsak uyum sağlamak daha kolay gözükür; okulu bitir ve bir işe gir. Sağlam, sabit bir maaşın olsun, emeklilik paran biriksin, emekli ol ve sonrası malum...


İnsanlık ve Evrimi
Ancak, bu açıklamalar bile bize neden bir iş yerinde çalışıyoruz, bunu pek açıklamıyor... Daha da eskiye gitmekte fayda var. İnsanlar, ilk zamanlarda avlanmak ve korunmak amacıyla kabileler kuruyor, ve mağarada yaşıyordu. Daha sonra kaynakların daha az olduğu bölgelerde kabileler arasında fiziksel rekabet, güçlü olanları kabile lideri yaptı. 

Kaynakların bol olduğu bölgeler ise – halen mevcut – kabile hayatına devam ettiler. Onların hayatında değişiklik yapmak için bir motivasyon bulunmadı.
Kabileler arasında rekabet fazlalaştıkça, insan beynini daha yoğun kullanmaya ve silah olarak kullanacağı aletler yapmaya başladı... Korku duygusuyla tetiklenen düşünce devreye girmeye başladı.

Düşünce ve Kontrol Arzusu
Düşünce daima geçmişteki bilgi ve deneyimlerinden beslenip, gelecek varsayımları ve endişeleri ürettiği için hiç bir zaman tatmin olmamaya başladı. Kendisi başkasından aldıysa, doğal olarak bir gün, başkası da ondan alabilirdi. Bu sebeple daha fazla kontrol için daha fazla güç ve sistem gerekti. Eskilerin açık açık kölelik ve sömürü sistemleri çökünce yerine para ve ekonomiye dayalı bir sistem geliştirildi. Bu yeni sistem, çok daha fazla etkili. Artık köleler kendi kendilerine motive oluyor; bulundukları pozisyonlar ve firmalar ile kendilerini özdeşleştiriyorlar... Bir şey kazandıkça da sisteme hizmet eden ürünlerden kullanıp daha fazla çalışıyorlar ve kısır döngü sürüp gidiyor. Kölelikten daha beter bir kuyunun içinde olan bu çalışanlar, çabaladıkça kuyuyu daha da derinleştiriyorlar.


Belli bir yaşa gelenler “mavi hapı” almaya yeltenseler de konfor alanı ve çevre baskısı genellikle ağır basıyor. Robot gibi çalışan verimsiz çalışanlar, bir anlam arıyorlar. Bir anlam çerçevesinde çalışan firmalar bunu çalışanları ile paylaşıp anlamlı bir ortam yaratmayı başarıyor... Eğer çalıştığınız firma size bir anlam ve içten bir ortam sunamıyorsa, değişiklik yapmak ve kendi anlam ve değerlerinize göre yapabileceklerinizi keşfetmek size kalıyor!

Get a Job filmi bir grup gencin, iş hayatına atılırken yaşadıklarını komedi tarzında veriyor. Maaşla çalışan kişilerin nasıl bir sistemin içine girdiğini, kendi ilişkilerini nasıl etkilediği çarpıcı bir şekilde sunuyor. Bu sistemden kalan zamanda ise ne yapıyorlar? Oyun oynamak, kıyafetlere para harcamak ve uyuşturucu kullanmak... Filmin kahramanı Will, bizzat kendisi iş ararken, kız arkadaşı, babası ve diğer arkadaşları da iş hayatının oyunlarında mücadele etmektedirler.

“Artık senin sahibin benim!” [Patronu Will'e söyler...]

1 yorum: