Kurban ile suçlu arasındaki ilişki ilginçtir. Suçlu kurbana
kötü diye tanımlanan bir şey yapar. Genellikle de suçlu gücünü ve konumunu
kullanır ve kurbana zarar verir. Ancak suçtan sonra kurban ona şöyle söyler: “Seni
hiç zaman affetmeyeceğim!”... Bu noktada roller değişir; suçlu artık güçsüz ve
zavallı bir duruma düşer, kurbanın onu affetmesinden başka çaresi yoktur,
vicdanı onun içini kemirmeye başlar.
Kurbanın zihni ise kurbana daha da beter bir onun oynar. Bu hikayeden bir kimlik çıkartır; mağdur kimliği... Bu hikaye onun bahanesidir artık. Bu her şeyin bahanesi olabileceği gibi yaşama isteğini öldürecek kadar ileri gidebilir bu durum. Hayat neşesi gider, başka kimseyle ilgilenmez, çalışmak istemez, hiç bir şey zevk almaz... Bahanesi de vardır her zaman.
Cake filminin
kahramanı Claire, kurbanlardan biridir. Büyük bir trajedi ile oğlunu ve sağlığı
kaybetmiş, kocasından ayrı bir şekilde tek başına yaşamaktadır. Daha sonra
katıldığı bir terapi grubundaki genç kadının intiharı onu daha da
etkilemiştir... Ona bir anne gibi destek olan bakıcısı Silvana kalmıştır
yanında. Silvana da yapı olarak devamlı veren bir annedir... Evde geçen küçük
sahnelerde aile içinde de Silvana’nın hep veren taraf olduğu anlaşılıyor. O da
hayatında Claire ile bir sınavdan geçiyor. Claire ve Silvana’nın bu simbiyotik
yaşamları ikisinin de dönüşümüne vesile olacak mı? Yaşamı seçecekler mi?..
Filmin en çarpıcı sahnelerinden birinde suçlu gelir ve çaresizce af diler:
“Elimde olsa onunla yer değiştirmeye razıyım!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder