Tüm insanların ortak arayışlarından, nihai hedeflerinden
biridir mutlu olmak...
Belki de en çok mutlu olmak üzerine özlü sözler yazılmış, mutlu olmak için sayısız yöntem ve yollar bulunmuştur. Genellikle de bu çalışmalar zihinlerimizin ürünüdür. Üzerinde düşünülmüş veya deneyimlenmiş önerilerdir. Çoğunun faydası olabilir, belki doğrudur da. Ama hepsi bu kadar başarılı olsa mutluluğun formülü çoktan bulunmuş ve ne ben bu satırları yazıyor ne de bu tip harika filmler çekiliyor olurdu.
Belki de en çok mutlu olmak üzerine özlü sözler yazılmış, mutlu olmak için sayısız yöntem ve yollar bulunmuştur. Genellikle de bu çalışmalar zihinlerimizin ürünüdür. Üzerinde düşünülmüş veya deneyimlenmiş önerilerdir. Çoğunun faydası olabilir, belki doğrudur da. Ama hepsi bu kadar başarılı olsa mutluluğun formülü çoktan bulunmuş ve ne ben bu satırları yazıyor ne de bu tip harika filmler çekiliyor olurdu.
Mutluğunun formülünü arayan zihin, belki de mutsuzluğumuzun
kaynağıdır.
İkilemler ve karşıtlıklar üzerine bir düşünme prensibi olan
zihinlerimizin yapısına bakarken, hemen mutluluk arayışının ardında
“Mutsuzluktan Kaçınma” olabilir mi diye bakmak gerekir? Acaba genellikle mutlu
olmak mı istiyoruz, yoksa mutsuzluktan kaçmak mı? Yoksa bu sadece dilimizde ve
biz bilinçaltından mutsuzluğu da bir çeşit kimlik olarak almış ve kendimizi bir
kurban olarak özdeşleştirmiş miyiz? Mutsuzluğun, mutlululuğun, her ikisin de ne
kadar bağımlılık yaratıcı olabileceğinin farkında mıyız? Çocuklara bakın, oyun
oynarlar; mutlu olurlar ve sonra her dakika oyun oynamak için her şeyi yapmaya
başlarlar. Mutluluğu anlık bir etkinlik, bir hal ile oluştuğu durumlarda
anlarız ki, her iki hal de (mutluluk veya mutsuzluk) geçicidir ve sadece
andadır.
Zihnimiz geçmişteki mutlulukları tekrarlama eğilimine girer
ama her tekrarda alınan zevk – eğer bir değişiklik yoksa – azalmaya ve bir süre
sonra olay rutin hale geleceğinden dolayı, tamamen etkisini kaybetmeye başlar. Bu
sefer, planlar yaparak, hayaller kurarak zevki ve dolasıyla mutluluğu gelecekte
aramaya başlar zihnimiz... Fiziksel olarak da beynimiz mutluluk hormonlarından
serotonin, endorfin, dopamin ve benzerleri için arzu oluşturabilir. Bunlar için
çeşitli faaliyetlere girer; spor, yemek, cinsellik, statü, aşk... Hemen hemen
tüm dış kaynaklı aktiviteye baş vurarız...
Bir kısmınız diyecek ki, bu mudur mutluluk anlayışı? Yok mu kalıcı bir mutluluk hali?
Böyle bir tanımda mutluluk, zevkten ve klasik anlamda memnun
olma halinden daha ziyade belki de huzurlu, tatmin olmuş, dengeli ve dingin
haline daha yakın olur. Budha’nın tanımladığı bu orta hal, mutluluğun
kovalanmadığı, doğal olarak ortaya çıkan bir haldir. Alan Watts’ın kelebek
benzetmesinde olduğu gibi kovalarsan kaçacak ama sakin durursan omuzuna
konacaktır.
Mutluluk arayışını konulan kitaptan uyarlanan muhteşem bir
film: Hector’un mutluluk arayışı... Hector fazlasıyla düzenli, tamamen tahmin
edilebilir bir hayatı olan bir psikiyatrdır. Bu düzeni korumasına ve
kalıplarını tekrarlamasında ona destek olan güzel bir sevgilisi vardır. Ancak,
bu konfor alanında mutsuzdur. Sorulara sorularla cevap verirken tam anlamıyla
hastalarına da faydası olmadığı hissine kapılmaktadır.
Artık dayanamaz ve mutluluğun sırrını aramak için yollara
çıkar. İngiltere’den Çin’e, oradan Afrika ve Los Angeles’a gidecektir... Bu
sıra dışı yolculuklarda mutluluk hakkında notlar tutacaktır...
Simog Pegg ve Rosamund Pike’ın performasları çok başarılı. Christopher
Plummer, Christopher Plummer ve Stellan Starsgard filme renk katmışlar.
Yönetmen Peter Chelsom’u Serendipity ve Shall We Dance filmlerinden
hatırlayabilirsiniz.
Filmi seyredince daha fazla anlam ifade edecek Hector’un
notları:
1. Karşılaştırma yapmak mutluluğumuzu mahvedebilir.
2.
Bir çok kişi mutluluğu zengin olmak veya önemli olmakta yattığını sanıyor.
3.
Bir çok kişi mutluluğu gelecekte sanıyor.
4.
Mutluluk aynı anda birden fazla kadını sevme
özgürlüğü olabilir.
5.
Mutluluk, bazen farkına varmamaktır.
6.
Mutsuzluktan kaçınmak, mutluluğa giden yol
değildir.
7.
Bu kişi seni çoğunlukla a) aşağı mı çekiyor, b)
yukarı mı?
8.
Mutluluk hayatın anlamını bulmaktır.
9.
Mutluluk olduğun gibi sevilmektir.
10.
Tatlı patates yahnisidir.
11.
Korku, mutluluğun önündeki engeldir.
12.
Mutluluk kendini tamamen canlı hissetmektir.
13.
Mutluluk kutlama yapmayı bilmektir.
14.
Dinlemek sevmektir.
15.
Nostalji eskiden yaşanmış olanlar değildir.
Tüm bu notlar ve seyahatten sonra mutluluğun aslında
başladığı noktada olduğunu anlayan Hektör artık karmaşık dünyasında, kaotik ve
bilinmez olayların başına gelmesinden hoşlanan bir insan haline gelmiş...
“Ölmekten korkanlar, yaşamaktan korkanlardır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder