23 Şubat 2015 Pazartesi

Hector and the Search for Happiness


Tüm insanların ortak arayışlarından, nihai hedeflerinden biridir mutlu olmak...
Belki de en çok mutlu olmak üzerine özlü sözler yazılmış, mutlu olmak için sayısız yöntem ve yollar bulunmuştur. Genellikle de bu çalışmalar zihinlerimizin ürünüdür. Üzerinde düşünülmüş veya deneyimlenmiş önerilerdir. Çoğunun faydası olabilir, belki doğrudur da. Ama hepsi bu kadar başarılı olsa mutluluğun formülü çoktan bulunmuş ve ne ben bu satırları yazıyor ne de bu tip harika filmler çekiliyor olurdu.

Mutluğunun formülünü arayan zihin, belki de mutsuzluğumuzun kaynağıdır.
İkilemler ve karşıtlıklar üzerine bir düşünme prensibi olan zihinlerimizin yapısına bakarken, hemen mutluluk arayışının ardında “Mutsuzluktan Kaçınma” olabilir mi diye bakmak gerekir? Acaba genellikle mutlu olmak mı istiyoruz, yoksa mutsuzluktan kaçmak mı? Yoksa bu sadece dilimizde ve biz bilinçaltından mutsuzluğu da bir çeşit kimlik olarak almış ve kendimizi bir kurban olarak özdeşleştirmiş miyiz? Mutsuzluğun, mutlululuğun, her ikisin de ne kadar bağımlılık yaratıcı olabileceğinin farkında mıyız? Çocuklara bakın, oyun oynarlar; mutlu olurlar ve sonra her dakika oyun oynamak için her şeyi yapmaya başlarlar. Mutluluğu anlık bir etkinlik, bir hal ile oluştuğu durumlarda anlarız ki, her iki hal de (mutluluk veya mutsuzluk) geçicidir ve sadece andadır.


Zihnimiz geçmişteki mutlulukları tekrarlama eğilimine girer ama her tekrarda alınan zevk – eğer bir değişiklik yoksa – azalmaya ve bir süre sonra olay rutin hale geleceğinden dolayı, tamamen etkisini kaybetmeye başlar. Bu sefer, planlar yaparak, hayaller kurarak zevki ve dolasıyla mutluluğu gelecekte aramaya başlar zihnimiz... Fiziksel olarak da beynimiz mutluluk hormonlarından serotonin, endorfin, dopamin ve benzerleri için arzu oluşturabilir. Bunlar için çeşitli faaliyetlere girer; spor, yemek, cinsellik, statü, aşk... Hemen hemen tüm dış kaynaklı aktiviteye baş vurarız... 

Bir kısmınız diyecek ki, bu mudur mutluluk anlayışı? Yok mu kalıcı bir mutluluk hali?
Böyle bir tanımda mutluluk, zevkten ve klasik anlamda memnun olma halinden daha ziyade belki de huzurlu, tatmin olmuş, dengeli ve dingin haline daha yakın olur. Budha’nın tanımladığı bu orta hal, mutluluğun kovalanmadığı, doğal olarak ortaya çıkan bir haldir. Alan Watts’ın kelebek benzetmesinde olduğu gibi kovalarsan kaçacak ama sakin durursan omuzuna konacaktır.


Mutluluk arayışını konulan kitaptan uyarlanan muhteşem bir film: Hector’un mutluluk arayışı... Hector fazlasıyla düzenli, tamamen tahmin edilebilir bir hayatı olan bir psikiyatrdır. Bu düzeni korumasına ve kalıplarını tekrarlamasında ona destek olan güzel bir sevgilisi vardır. Ancak, bu konfor alanında mutsuzdur. Sorulara sorularla cevap verirken tam anlamıyla hastalarına da faydası olmadığı hissine kapılmaktadır.
Artık dayanamaz ve mutluluğun sırrını aramak için yollara çıkar. İngiltere’den Çin’e, oradan Afrika ve Los Angeles’a gidecektir... Bu sıra dışı yolculuklarda mutluluk hakkında notlar tutacaktır...


Simog Pegg ve Rosamund Pike’ın performasları çok başarılı. Christopher Plummer, Christopher Plummer ve Stellan Starsgard filme renk katmışlar. Yönetmen Peter Chelsom’u Serendipity ve Shall We Dance filmlerinden hatırlayabilirsiniz.

Filmi seyredince daha fazla anlam ifade edecek Hector’un notları:
1.   Karşılaştırma yapmak mutluluğumuzu mahvedebilir.
2.      Bir çok kişi mutluluğu zengin olmak veya önemli olmakta yattığını sanıyor.
3.      Bir çok kişi mutluluğu gelecekte sanıyor.
4.      Mutluluk aynı anda birden fazla kadını sevme özgürlüğü olabilir.
5.      Mutluluk, bazen farkına varmamaktır.
6.      Mutsuzluktan kaçınmak, mutluluğa giden yol değildir.
7.      Bu kişi seni çoğunlukla a) aşağı mı çekiyor, b) yukarı mı?
8.      Mutluluk hayatın anlamını bulmaktır.
9.      Mutluluk olduğun gibi sevilmektir.
10.   Tatlı patates yahnisidir.
11.   Korku, mutluluğun önündeki engeldir.
12.   Mutluluk kendini tamamen canlı hissetmektir.
13.   Mutluluk kutlama yapmayı bilmektir.
14.   Dinlemek sevmektir.
15.   Nostalji eskiden yaşanmış olanlar değildir.


Tüm bu notlar ve seyahatten sonra mutluluğun aslında başladığı noktada olduğunu anlayan Hektör artık karmaşık dünyasında, kaotik ve bilinmez olayların başına gelmesinden hoşlanan bir insan haline gelmiş...
“Ölmekten korkanlar, yaşamaktan korkanlardır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder