11 Nisan 2013 Perşembe

10 Dakika Mola?



Teknoloji ilerliyor, şehirler büyüyor, iş temposu artıyor, rekabet artıyor. Bu yeni yaşam düzeni ve teknoloji ile insanlar daha mı mutlu? Devamlı iş stresi, telefon görüşmeleri, elektronik postalar, televizyon, İnternet, sosyal medya... 

Sistem, empoze edilen temel inançların bir uzantısı; çok çalışmalı, çok harcamalı, çok sosyal olmalı, statü sahibi olunmalı, bunların yanında İnternet'te bağlantıda olunmalı... Daha kaybedilen sağlık için daha fazla harcamalı... Emeklilik için de şimdiden daha çok yıpranmalı...
Ekonominin ilk kuralı ‘kaynaklar sınırlıdır’ diye başlar.

Öte yandan Uzak doğu felsefesinde ve bir çok öğretide ise ‘Evren bolluk içindedir.’ 

Hangisi gerçek? Hiç bunu deneyimledik mi? Deneyimlerimizin belleğimiz ötesinde bir kaynak olduğunuz sezdik mi? Ama bu devamlı yoğunuz... 
Beynimiz devamlı bir tehlike varmış gibi bir alarm konumunda, çoğumuzda bunun farkında olmadan kendimizi beden ve zihin ile tamamen özdeşleşmiş şekilde sürdürüyoruz zamanımızı.
Ne yapmak gerek? diye yine zihnin oyunlarına gelmeyin. 
Sadece hiçbir şey yapmayın! Fark edin!
Hiç bir şey yapmadan geçirdiğiniz süre ne kadar? Gerçekten hiçbir şey yapmadan...
Zihne bizi hayatta tutan organ olarak bakın; bir arkadaşımın kızının dediği gibi: "Anne beynim şöyle düşünüyor..."
Bedenin hayatta kalması için z
ihnimiz çok kıymetli... Ama ötesi tamamen illüzyondur; geçmiş ve gelecek illüzyonları; bunu ancak durarak görebiliriz.


Bazılarımız, büyük bir arayış içerisinde; öze dönme, sadeleşme ve bağımsızlaşma arayışında. Bu arayıştakiler bazı spiritüel metotlara yönelmekteler. Meditasyon, Reiki, yoga, nefes... vs. Bu aşamadaki en büyük tehlike, bu arayışı da kullanmak isteyenlerin eline düşmek veya biraz farkındalığa ulaştıktan sonra 'gizli egonuzun’ eline düşmek; madde ve unvan bağımlısı ego ile ‘ben oldum artık' diyerek böbürlenen ego arasında çok büyük fark yok...

Bu konuda yapılması gereken, gün 10 dakika meditasyonla başlamak. Peki nedir meditasyon? Zihni tamamen susturmak mı? Rahatlamak mı? Çok rahatlarsanız, kesin uyursunuz! Meditasyon konusunda Andy Puddicombe’um videosundan yararlanabiliriz.


Tüm eğitimini bırakıp keşiş olan Andy Puddicombe, TED’de yaptığı konuşmada öğrendiklerini paylaşıyor. Harvard’ta yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçek şu: Zamanın yaklaşık %47’sinde zihin, düşünceler içinde kayboluyor. Ya geçmişe takılıyor, ya da geleceği planlamakla ve endişe etmekle meşgul. Bu, mutsuzluğun en temel sebeplerinden biri...
Andy’ye göre, meditasyon, zihni susturmaktan ziyade bir adım geride durmak, duygu ve düşüncelerin gelip gitmesine izin vermek ama yargılamadan! Bu size farkındalığı getiriyor. Farkındalık da an’da olabilmeyi.
İşte Andy’nin meditasyon ile öğrendikleri:
“Düşünceler için kaybolmamak, dikkatsizleşmemek, çetin duyguların etkisinde kalmamak, şimdi ve burada olmayı, farkında olmayı öğrenmek...”

Andy Puddicombe:
“Bence ‘şu an’ çok küçümseniyor. Başımıza gelen şeyleri değiştiremeyiz, ancak onları nasıl deneyimleyebileceğimiz bizim elimizdedir."
Tütsü, doğa, sessizlik, müzik, moda olan öğretiler, gurular şart değil.
Günde 10 dakika hayata, kendimize bir adım geriden bakmak... Beden ve zihnin ötesine geçmek için durup bir şey yapmadan bakmak, içerisinde sadece bir oyuncuyu canlandırdığınız hayatın bir film olduğunu görebilmek...

İşte iyi bir başlangıç...

5 yorum: