3 Kasım 2020 Salı

The King of Staten Island

Babasını yedi yaşındayken kaybetmişti. Tehlikeli bir yangına kendini cesurca atan itfaiyeci babası hayatını feda etmişti. Küçük kız kardeşi babasını hiç hatırlamazken, o, babasının ne kadar harika bir adam olduğunu biliyordu. İçinde bir yanı ona kızarken bir yanı onu çok özlüyordu. Diğer bir yandan da babasını yücelttiği için bu mükemmeliyetin altında ezilmekteydi.

Yetişkinliğe adım atacak yaşa gelmesine rağmen üniversiteye gitmemiş, hala annesi ile yaşıyordu. Ne annesi ne de kendisinin doğru düzgün bir ilişkisi vardı. Ruhen annesinin kocası mıydı? Babasının yokluğunu onun hayata adım atmasındaki en önemli engel miydi? Babasının böyle tehlikeler atılmasının sebebi kendi atalarındaki olaylardan mı kaynaklanıyordu?.. Tüm bunları bilemeyecek kadar gençti. Tek bildiği onun üzerindeki etkileriydi. Uyuşturucu kullanıyor, sorumluluk almıyor, anti-depresan kullanıyor ve sindirim sistemi ile ilgili bir hastalığı vardı. Hayatına son verdiği düşündüğü zamanlar oldukça fazlaydı.

Tüm bu yaşanan travmaların hediyeleri de vardı elbette; son derece komikti ve kendini ifade edebildiği bir sanatı vardı: dövme modelleri çizmek ve yapmak...


Hayatı bu şekilde devam ederken, Scott’ın hayatı annesinin bir sevgilisi olmasıyla değişmeye başlar. Bu haberi duyan Scott önce sevinir. Ancak onun da babası gibi bir itfaiyeci olduğunu öğrendiğinde tetiklenir. Onun da itfaiyeci olması nasıl tesadüf olabilir? Böyle karşılaşmalar sadece bir rastlantı mıdır? Yoksa her şey onun üzerine geliyordur? Ona göre itfaiyeciler çocuk sahibi olmamalıdır – sevgi kaybetme korkusu üzerine nasıl inşa edilir? Artık kafasına koyar; annesini o adamdan ayıracaktır.

Oysa işler hiç de umduğu gibi olmaz. Annesi hem oğlunu hem de yeni arkadaşını evden atar. Bu kırılma noktası her iki erkek için de olgunlaşmak için inanılmaz bir fırsat olur. Scott’ın tutunduğu dalların hepsi birer birer kırılır. Dışarıda bir dal kalmayınca, içindeki köklere dönme zamanı gelmiştir onun için. Zorlu bir süreçten sonra içinden yeniden güneş doğar – babası sadece bir insandır artık. İyisiyle kötüsüyle kabul eder onu. Dışarıda da güneşin doğma vaktidir şimdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder