7 Şubat 2020 Cuma

Airplane Mode - Uçak Modu


Uçağa binince elektronik cihazları kullanmıyorsanız, kısa bir molanın keyfini çıkartıyorsunuz demektir. O kadar alıştık ki bu aletlere, okuduğum kitabı bile kalkış sırasında kapatmam gerekiyor mu diye düşünürken buluyorum kendimi. Hele bir gün evden çıkarken cep telefonunuzu evde unuttuysanız, önce yaşanan dehşet halinden sonra bir anda rahatlamaya başladığınızı hissedersiniz. Öte yandan koştura koştura eve geri geliyorsanız ve gününüzün yarısı ekrana bakmakla  geçiyorsa alarm sinyalleri çalmak üzere olabilir.

Airplane Mode isimi filmde genç kızımız pazarlamacıların tabiri ile Influencer – başka kişilerin üzerinde etki bırakan kişi – olarak takipçilerine moda olarak kıyafet ve aksesuarları dolaylı bir şekilde tanıtarak para kazanır. Gerçek eğitimini kıyafet tasarımı üzerine alan Ana, kendini sosyal medyaya ve oradaki imajına adamıştır. Sahte sayılabilecek ve firması tarafından yönetilen bir ilişkisi, son derece zayıf aile bağları vardır.

Dijital dünyadan önce de insanlığın en büyük sıkıntılarından biri egodur; personadır, taktığımız maskelerdir. Başkalarının bizi nasıl gördüğü ile bizim kendimizi nasıl gördüğümüz arasındaki fark hiç bir zaman kapanmaz. Geçmişte en azından fiziksel olarak irtibatta olduğumuz kişilere karşı maskeler daha ortadadır. Şimdi ise kısıtlı zaman aralıkları ile, bir çok teknolojik filtreler, düzenlenmiş ve planlanmış görünüm ve monologlar sayesinde uçurum giderek artar.


Gözü devamlı telefonda olan Ana, durmadan kaza yapmaktadır. Ana’yı bu durumdan kurtarmak için annesi bir plan yapar ve Ana kendini küçük bir kasabada yalnız yaşayan dedesinin yanında bulur. Bir kez daha destek bir önceki kuşaktan gelir. Hayatta olsun veya olmasınlar, ebeveynlerimizin anne ve babaları bizlere gizemli bir destekte bulunur. Onlar da bizim içimizde bir yerde yaşamaktadır. Anne ve babamız sayesinde onlara ve onların gerisine bağlıyızdır. Her zaman. Tek önemli olan ise bunu fark etmektir.

Toplum ve son zamanlarda dijital medya sayesinde ‘biz olmayan’ ne varsa, gerçek olmayanı bıraktığımızda, değişik bir anlayış gelişir. Bu anlayış zihinden gelmez. Görmekten, uyanmaktan gelir. Kalpten gelir. İşte o an içimizdeki yaratıcı güç, yapmaktan gerçekten keyif aldığımız şeyleri keşfetmeye, olmaya, sadece olmaya başlarız...

2 yorum:

  1. Teknolojiye bağlı olmadan yasayan insanlarla yasamaya başlayınca.fenomen olmanın, takip edilmeye bağımlı olmanın önemli olmadığını anlatıyor film..

    YanıtlaSil