10 Ocak 2019 Perşembe

Şampiyonlar – Campeones



İkinci olduk! İkinci Olduk!” diye çılgıncasına seviniyordu takımı. Karşı takımın oyuncuları ile sarmaş dolaş çığlık atıyorlardı. Son saniyede kaçan basket ile kaybetmelerinin şokunu henüz yaşayamadan bu ilginç manzarayı seyrediyordu ünlü basketbol koçu... “Kaybettik” diyordu bu ilginç oyuncu kadrosuna. Onlar ise koçlarına moral veriyordu:
İkinci olmak birinci olmaktan daha kötü. Birincilikte tek başına oluyorsun ama ikincilikte çift kişi oluyorsun. Seni seviyorum koç...
Nasıl gelmişti bu noktaya? Açık sözlü davranan, tuhaf davranışları olsa da yürekleri sevgi dolu olan bu otistik ve mongol oyunculara nasıl koç olmuştu? Her şey sinirlerine hakim olamadığı için basketbol maçı sırasında takım baş koçuna saldırmasıyla başladı. Evliliği de iyi gitmiyordu. Hakim ona bu değişik takımın başına geçme cezası vermişti. Nereden geliyordu bu öfke? Hayata da pek güvenmiyor gibi bir hali vardı. Hep başarılı olmak istiyor, hep çabalıyordu. Boyu kısa olmasına rağmen kendisini çok zorlayacak bir dal olan basketbolu seçmişti. Sanki onu henüz çocukken terk eden babasına kendini ispat etmeye çalışıyordu. Karısının yanında da bir erkek gibi değil, sanki bir çocuk rolündeydi.

Biri hariç basketbol hakkında hiç bir şey bilmeyen yeni öğrencilerine çok şey öğretecekti, ancak karşılığında büyük bir hediye onu bekliyordu. Hayata bakış açısı tamamen değişecekti. Korku ve takıntıları ile mücadele eden bazı oyunculara destek olurken, kendi korkularını yenecekti. Asansöre binememek ve baba olamamak gibi... Neredeyse hiç baba görmemişti. Nasıl yapılacağına dair hiç bir fikri yoktu. İlk defa bu oyuncuların babası gibiydi sanki. Onları daha yakından tanıyor ve destek oluyordu. Karısı da ona... Artık sorumluluğunu alma vakti gelmişti.


Tüm bu olayların ardından hissettiklerini kelimelere dökemiyordu. Hesapsız, ön-yargısız, nefretsiz, yaşadıklarını olduğu gibi aktaran bu insanlar anormal bulunuyordu. Belli ki rekabete dayalı, duyguların ve gerçeklerin ifade edilmediği, karşılaştıran, dedikodu ile beslenen zihniyet kaybediyordu. Hem de nesilden nesile aktarılan acılar, korkular sonuçları kaygılı, özgüveni olmayan insanlara ve ilişkilere sebep oluyordu... Evrim yavaş yavaş zihni değiştirecek miydi?

Marco: Benim işin normal oyuncuları yetiştirmek. Bu çocuklar ne oyuncu ne de normaller.
Julio: Kim normal, Marco? Sen ve ben normal miyiz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder