“Korku Gezegeni’ndeki herkes yeterlilik konusunda endişe duyuyor. Yeterince kazanıyor muyum? Yeterince iyi miyim?..”
Milton’un Sırrı, Eckhart Tolle’ün aynı isimli resimli
çocuk kitabından esinlenerek beyaz perdeye aktarılmış bir film. Her ne kadar
kitabı daha başarılı olsa da, film fazla didaktik olmadan bir hikayeye
bağlanmaya çalışılmış ancak sıradanlığın ötesine geçilememiş.
Milton’ın annesi ve babası aldıkları lüks arabaları ve evlerini
ellerinde tutmak için kıyasıya çalışırlar. Annesi emlakçılık yaparken, babası
ise borsa ile meşguldür. Anne ve babanın yaşadıkları gelecek kaygısı, önce
kendi aralarındaki ilişkiyi bozar, sonra bu durum tek çocuk olan Milton’u
olumuz etkiler. Tam bu sırada hayatla son derece barışık olan dedesi, çocuğun
adeta imdadına yetişir. Huzurlu, neşeli ve bilge bir dedesi vardır. Dedesi arka
bahçelerine hayat vermekle işe başlar. Sonra da Milton’a öğütler vermeye...
-Nasıl olur da kedim her daim mutlu? *İnsanların yaptığının aksine kediler ne olursa olsun dünü geride bırakabiliyorlar. Gelecek hafta için endişelenmiyorlar. Sadece buradalar.”
Dedesi Milton’un zihnini meşgul eden düşünceleri fark
eder... “Onlar misafir gibidirler, eninde
sonunda giderler...” diyerek kalbine güvenmesini telkin eder. Mevcut
halinin aksine, eskiden böyle bir adam değildir. Kızına bir kez bile sarılmamış
bir babadır. Bu konuda kendini affetmeye uğraşmaktadır. Babasından sevgi ve
güven alamayan kızının hayata güvenmesi zordur. Kızının olanı olduğu gibi
görmesi ve kabul etmesi gerekir. Bu olduğunda artık hayattan almaya ve ona
güvenmeye başlayabilir.
Bu arada Milton’un komşusu olan arkadaşı Carter, ailesinden hiç sevgi alamayan
bir çocuktur. Carter tüm olaylara şahit olan Milton’u tehdit eder ve herkese sataşır.
Carter’ın babası ise gençliğinde ünlü bir sporcu iken sakatlanmış ve kariyerine
erken veda etmiştir. Bu olay onu derinden etkilemiş ve asabi bir adam haline
gelmiştir. Onun davranışlarını elbette ki temize çıkarmaz; ancak kurbanların
kurbanı olduğumuzu anlarız... Hiç bir şey kişisel değildir. Her kişinin ardında
kendi ailesinden miras kalan kader vardır. Bunu anladığımızda ve
kabullendiğimizde, ironik bir şekilde hayatımızı yaşayacağımız bir şekilde
özgürleşmeye başlarız; geçmişimizden özgürleşiriz...
Milton’nun Dedesi: “Çocukken, çocukça konuşur, çocukça düşünürdüm, büyüdükçe çocukça şeyleri bıraktım...”
Şimdilerde ise Milton’un dedesi dilediği gibi yaşarken, anne
ve babası tam bir ciddiyet abidesi olarak endişelerinin içinde boğulmak üzere
olan bir çifti oynamaktadırlar. Milton onlara yardım edebilmek için kimyasal
maddelerden altın yapmaya çalışır. Yazın için çalışma planları yapar.
Ebeveynlerini dertlerinden kurtarmak ister; bir çocuk için ebeveynleri çok
önemlidir... Onlardan sevgi alamadığında, onlarda eksik olanı tamamlamaya
çalışır... Fiziksel olarak olmasa da, içsel olarak bu böyledir
“Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan, eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinmezsen... (Eğer - Rudyard Kipling)
Milton’un okuldaki sınıf öğretmeni onlara standardın dışında bir bakış açısına sahip olabilmeleri için onlara güvenli bir ortam
oluşturur... Onlarla Kipling’in şiirlerinden örnekler verir ve şiirler üzerinde
tartışırlar. Sene sonunda ise onları bireysel konuşmaları için onları
cesaretlendirir. İşte Milton’un sene sonu konuşmasından bir kısım:
“Konuşmak istediğim savaş, hepimizin askeri olduğumuz savaş. Birbirimizle sürekli kavga halindeyiz; kin tutuyoruz, birbirimizin ardından korkunç şeyler söylüyoruz. Büyük savaş. Herkes yaralı halde dolaşıyor. Ben de yaralandım ve bu can yakıyor. Tekrar yaralanmakla ilgili o kadar üzgün o kadar endişeliydim ki başka hiçbir şey yapamadım. Tam içimde gittikçe şiddetlenen bir iç savaş vardı. Sonra dedem geldi. Ve bana savaşı nasıl bitireceğimi öğretti. Bir deney kabı olduğunuzu düşünün. İçine ne koymayı seçerseniz işte o sizsiniz. Kabınızı korku ve nefretle doldurur, üzerine geçmiş ve gelecek endişelerinizi de eklerseniz muhtemelen mutsuzluk elde edersiniz. Kabınızı sevgi ve ilgiyle doldurursanız mucizeler gerçekleşebilir. Savaşlar bitebilir. İnsanlar değişebilir. İşte sır bu...”
merhaba değerli blog yazarları aşağıdaki linkten foruma giriş yapıp sitenizi tanıtabilirsiniz ücretsizdir
YanıtlaSilsite: https://goo.gl/7v2emg
not: yalnız üye olmanız gerekiyor tüm herşey ücretsizdir saygılarımızla.
Herkes milton kadar sansli olabilir mi? Miltonun yaralarini saran,kaygilarindan arindiran bir dedesi vardi.usta öğüt vermez diyor aslında film..usta yaşatır,insan eder..
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler. Milton şanslı evet, ancak mutlaka herkes için bir kaynak mutlaka vardır... Hayat bir şekilde bir destek verir bize..
Sil