İnsan beyni bencildir; ben merkezlidir... Bu çok doğal, çünkü
görevi bedeni hayatta tutmak ve yaşamın devamını sağlamak yani üremek. Buna bir
de zihnin kendine özel bir kimlik yaratmasını da eklersek ben merkezcilik
pekişmiş olur.
Derken bir gün nereden geldiğini bilmediği bir sevgi hisseder insan, ama
zihin boş durur mu? Bunu bir üreme fırsatı olarak görüp sevgiyi destekleyen
hormonlarla sevgiyi bir tutkuya çevirip “ben” bu sefer “O” olur... Kendini
unutur, varsa yoksa aşık olduğu kişi...
Bu dengesiz durum hormonların son kullanma tarihleri bittiğinde tekrardan normale döner. “O” gider yerine “ben” geri gelir. Bu arada sevgi tohumlarını iyi atmamışsa çiftler birbirlerini seviyor olsalar da çok fazla kendi taraflarında olurlar... Bu da bir ayrıma sürükleyebilir ilişkiyi...
Bu dengesiz durum hormonların son kullanma tarihleri bittiğinde tekrardan normale döner. “O” gider yerine “ben” geri gelir. Bu arada sevgi tohumlarını iyi atmamışsa çiftler birbirlerini seviyor olsalar da çok fazla kendi taraflarında olurlar... Bu da bir ayrıma sürükleyebilir ilişkiyi...
Derken bir bakmışlar ki fiziksel veya ruhsal olarak ilişkiyi
terk etmişler. Geriye dönmek, o ilk günlerdeki gibi olmak isterler. Ama anı bırakıp geçmişe gitmek bir fayda
vermez...
The One I Love, işte
bu durumda olan bir çifti konu alıyor. Terapistlerinin önerisi bahçeli bir
villada tatile çıkan çiftimizin başına tuhaf şeyler gelmektedir. Evin
bahçesindeki misafirler için hazırlanmış kısma girdiklerinde eşlerinin bir
benzeri ile karşılaşırlar. Bu sanal gibi duran eş, tam da karşı tarafı anlayan
ve hoşgörülü olan versiyonu gibidir...Her ikisi de bir süre sonra sanal olan
eşlerini görmeyi arzulamaya başlayınca olaylar karışır...
Malcolm McDowell’ın oğlu Charlie McDowell’ın yönettiği
filmde baş rolleri Mark Duplass ve Elisabeth Moss paylaşıyor. Mark Duplass Safety Not Guaranteed filmindeki
oyunculuğu ile dikkati çeken bir aktör.
İlişkilerin beraberce Anı
yaşayarak sevgiyle ilerlemesi için, karşılıklı değişimlerin farkına varmak
mı, bunları paylaşmak mı, karşı tarafın gözünden bir parça durumu analiz etmek mi
önemli?
Tüm bunlar ilişkilerde sağlıklı bir denge oluşturur mu?
Ya eğer, zihin olmadığımızı fark etsek, sevgiye mazeretler,
nedenler aramasak... Kalkanlarımızı indirip kendimizi sevgiye açıp, içimizden
geldiği gibi davransak, nasıl olurdu?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder