Kimler sizi hayal kırıklığına uğrattı? Sizi yarı
yolda bırakanlar? Hayatınızı derinden etkileyenler? Hayatınızı zindana
çevirenler? Sizi kazıklayanlar?
Sizi terk edenler?..
Sizi terk edenler?..
Tüm bu durumlarda sizin ne suçunuz vardı? Hep onlar suçlu
değil mi? Çevrenizdekilere bu durumu bir avukat gibi delilleri ile
sunduğunuzda genellikle ne yaparlar? Sizi desteklerler... Peki ya desteklemeyen olursa? Onları hemen odanın dışına mı çıkartırsınız? Beynimizin akıllı olan kısmı ön korteks,
limbik sistemin yaptığı davranışlara mantıklı cevaplar bularak hipotezleri destekler.
“Birini affetmek bir mahkumu serbest bırakmaktır ve fark edersiniz ki asıl mahkum zaten sizsinizdir.” [Lewis Smedes]
Beynimizde duygularımızı kontrol eden en önemli bölüm Limbik Sistem’dir. Bu bölümün en önemli özelliği, hem duyguların kaynağı hem de hafızalarımızın depolandığı yer olmasıdır. Bu bölge, kadınlarda erkeklere oranla daha büyüktür. Dolasıyla, kadınlar daha duygusal, daha
endişeli olurken, hafızaları da daha güçlüdür.
Zihnimiz, geçmiş deneyimlerimizi kullanarak, mevcut durumlar için hangi duyguyu kullanacağını belirler. Geçmişimizdeki olumsuz olaylar ve deneyimler, mevcut ruhsal durumumuzu etkiler.
Bir suçlu olabilmesi için, bir kurban olmalıdır. Kurban, bu
durumda siz oluyorsunuz. Kurban çaresiz gibi gözükür, hayatının sorumluluğunu
üzerine almaz ve suçlular hakkında şikayet etmeye devam eder. Bu, egonun en
sevdiği durumlardan biridir... Kendini kurban olarak tanımlar. Egonun tek amacı
kendini bir şekilde tanımlamaktır; dolayısıyla herhangi bir maske onun için yeterlidir.
Gerçekte olduğumuz özün aksine, ego zihnimizin yarattığı bir karakterdir...
İşin en dramatik tarafı, bilinçaltımızın olayı her
hatırladığında, aynı duygusal etkileri yaşamasıdır. Diğer bir deyişle çok
üzüldüğünüz bir durumu hatırladığınızda, aynı şekilde bilinçaltınız üzüntü
yaşıyor. Olumsuz tavrımızı sürdürüyorsak, olayların nasıl yaşandığını kaydeden 'hikayesel hafızamız' (Episodic Explicit Memory) hatıralarımızı
da olumsuz yönde değiştirmeye başlıyor.
Aynı olaya şahit olan, ancak duygusal
olarak etkilenmeyen biri, yaşananları farklı bir şekilde anlatacaktır. İşte bu sebepten dolayı, Amerika’daki bir çok suçlu, aslında masum olmasına
rağmen hatalı ifade ile suçlu bulunmaktadır.
Bizi iyileştirecek olan ise geçmişte yaşadıklarımızın
sorumlusu gibi görünen kişileri bağışlamaktır. Olayları oldukları gibi görüp, kendimize düşen payı alıp, karşımızdakine de onun payını içtenlik ve sevgi ile vererek bağışlamak... Her ne
kadar tamamen haklı gibi gözükseniz de, bu olayın bir parçası olduğunuzu kabul
etmek, özgürleşmek için önemli bir adımdır.
Bize en değerli mesajları bu kişiler vermektedir. Harekete geçmeden önce biraz durup olaya farklı bir açıdan bakmak, travmalarımızı iyileştirmek için müthiş fırsatlar sunacaktır...
“Siz de işaret parmağınızı bir insana suçlarcasına salladığınızda, geriye kıvrılmış diğer üç parmağın sizi işaret ettiğini göreceksiniz. Bu bizim başkalarını suçladığımızda sadece kendi veçhelerimizden birini yadsımakta olduğumuzu hatırlamamıza yardımcı olabilir.” [Işığı Arayanların Karanlık Yanı - Debbie Ford]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder