1 Temmuz 2014 Salı

Endişesiz bir Hayatı Kucaklamaya Hazır mısınız?

“Aksiyona geçmek için hislerinizin değişmesini beklemeyin. Aksiyona geçin ve hisleriniz değişsin.” [Barbara Baron]
Endişeli düşünceler bir çok şeyi yapmanıza engel mi oluyor? Hiçbir şey yapmamak veya seçmemek için mantıklı bahaneler mi üretiyor?

Kafanızın içinde biri size sesleniyorsa, bunları gözlemleyin ve bu sesin seçiminize müdahale etmesine izin vermeyin. Bu ses genellikle endişeli düşüncelerle doludur ve sizi harekete geçirmemek için elinden geleni yapıyor gibidir. Endişe ettiğiniz için konuşmaya cesaret edemediğiniz, müsabakaya çıkmadığınız, sizi engelleyen bir kişi ile yüzleşmediğiniz anılar var mı?

Karar vermek genellikle bir aksiyonla sonuçlanır ve bu değişiklik içerir, sizi korumak için güdülenmiş zihnimiz ise kendini güvene almadan çıkarlarını artırma yoluna gitmez. Onun için belirsizlik endişe yaratan bir durumdur. Böylece, endişe sizi çaresizlik ve harekete karşı dirençli bir konuma doğru sürükler. Olan durumu da olduğundan daha olumsuz gibi algılamanızı sağlar.



Endişe ile Ne Yapalım?

Endişenin kaynağı nedir? Endişeyi duygu ve düşünceler oluşturur. Duygu ve düşünceler ise beynin yaratımıdır. Beynin ana görevi bizi hayatta tutmaktır. Bu da güvende olmak ve üremek anlamına gelir. Ancak ilham ve keşfetmek istediği yüreğimizden gelir, kimileri buna ruhumuz olarak da tanımlar.

Beynimizde oluşan düşünceler bizi korumak için gelir. Fiziksel durumlarda bizim hayatımızı kurtarırken, gelişimimizi engelleyebilir; sonuçta zihin bir organdır ve onu kullanabiliriz; işler onun tarafından kullanılmaya başladığında karışır…
  • Zihnin bize oynadığı en büyük oyun; gelecekten korkmasıdır, çünkü gelecek belirsizdir. Bunun suçlusu bize bilinçli düşünce sağlayan neo-kortekstir. Hayvanlar bu yüzden gelecek için endişe etmezler. Ne kadar anda olursak, o kadar kaynakla bağlantıda olur ve gelecekle ilgili endişeli düşüncelere cevap vermeyiz.
  • Nefes alıp verişimizin derinliği, nefesin alıp verirken onun farkında olmak da bizi Şimdi’de tutar.
  • Bedenimizin fiziksel durumu, sağlığı, dik durmak, gülmek dopamin gibi zihni sakinleştirecek hormonların salgılanmasını sağlar.
  • Olumlu düşünce ve sözler, olumsuz düşüncelerin oluşmasını azaltır.
  • Meditasyon ise kişinin öz benliğine olan bağı kuvvetlendirirken zihin faaliyetlerini dolayısıyla gereksiz düşüncelerin azalmasını sağlar.
  • Son olarak, sevgi ve şükür duyguları bizi olumlu bir hale doğru sürükler, tüm duygu fırtınaları dindiğinde geriye kalan tek şey sevgidir…

Sevginin tersi korkudur. En çok da başarısızlık korkusundan dolayı endişe ederiz. Her başarısızlığımızın bizim için bir nimet olduğunu kavrar ve yeniden denersek, başarı sadece bir yan ürün olarak çıkar karşımıza…

Samuel Beckett’in dediği gibi; 
“Denedim, başaramadım. Önemli değil. Yeniden denedim, yeniden başarısız oldum. Bu sefer ki daha iyiydi.”
Unutmayın, zihin görevini usanmadan yerine getirecektir, denemekten vazgeçmeyecektir…
Gözlemleyin, farkında ve uyanık kalın!
"Zihin korkunç bir hükümdar, muhteşem bir köledir." [Osho]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder