İnsanların çoğu, zihinleri tarafından yönetilir. Zihin korku
temeli çalışır ve bu korkulardan biri de kimlik korkusudur. Hele bir de çocuk
yaşlarda yaşanan bir travma varsa zihin bir savunma mekanizması oluşturur ve
beyindeki o bölgeyi kapatır ve üzerine kimliğin bir parçası olan bir maske daha
ekler. Yaratılan sahte benliklerle özdeşleşir insanlar... Bu maskeler önce aile
ve daha sonra çevre ve toplum tarafından koşullandırılır. Bir veya daha fazla
maske ile yaşamaya devam ederler. Bu öyle bir durumdur ki...
Hem mahkumuzdur, hem de gardiyan.
Bir grup insanın ise durumları herkesten daha vahimdir. Onlar
bu maskelerin üzerine daha güçlü ve şöhretli maskeler takmak zorunda olan
sinema oyuncularıdır. Bu dualitenin seviyesini iki katına çıkarır. Halkın
gözündeki imajı ile kendi yarattığı sanal kimlik arasındaki ikilem onları
dayanılmaz bir arayışa ve doyumsuzluğa iter... Bir yandan kimliklerini beslemek
için her şeyi yaparken bir yandan sahne ruhsal ve bedensel arınma ile
ilgilenirler. Hakikat arayışında olan ruhun görevini ele geçiren aydınlanmış ego bu sefer kılık
değiştirmiş ve ermiştir. Hakikatin bununla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Maps to the Stars
filminde sıra dışı yönetmen David Cronenberg bu durumu sahneye müthiş bir
şekilde aktarmış. Kendi üslubuna yakışır bir şekilde biraz uç ve aşırı bir son
ile filmi bitirmiş.
Filmin kahramanı Havana,
çocukluk travmasından dolayı annesini bir türlü affetmemektedir. Onun
hayalini görmektedir. Almak istediği bir role kafasını takmıştır. Rolü
kaybeder. Rolünü kaptırdığı kişinin ufak oğlu vefat eder ve rolün ona kalma
ihtimali doğar. Bu duruma bile sevinecek hale gelmiştir...
Hikayenin diğer kahraman ise ailesi tarafından tamamen
dışlanan Agatha’dır. Kardeşi ünlü bir
oyuncu olmuş ve aile onsuz refah içerisinde yaşamaktadır. Aile dışlanan bir
kişi ailenin başka bir ferdi tarafından temsil edilir; bu kendi yükümlülüklerinin
üzerine ek yükümlülük taşımak gibidir. Agatha’nın bu durumunu bilinçaltından
kardeşi Evan yaşamaktadır. Bir gün Hollywood’a çıkıp gelen Agatha’yı ailesi
yine istemez ve olaylar gelişir.
Filmin oyuncuları ustalıkla seçilmiş. Müthiş filmlere imza
atmaya başlayan Julianne Moore çok
başarılı. 1989 doğumlu Avustralya’lı Mia
Wasikowska son beş senedir oynadığı filmler ve performansı ile keyif
veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder