“Ben senin annenin ve ölüyorum. Senin yaşlandığını görmek isterdim. Zamanı geldiyse ben hazırım. Beni daha sonra takip edemeyeceğin bir yere gitmiyorum. Yaşam zordu. Ancak ölmek kolay olacak… Bunu takmanı istiyorum. Buna baktığında benim bulduğum huzuru bul. Geçmişinle yüzleş.”
Annesinin ölmeden önceki
son vasiyeti, kardeşini doğduğu eve götürmesidir. Drew için bu imkânsız bir iştir. Yıllar önce onu çocukken döven
babasını terk etmiş ve bir daha dönmemiştir. Terk ettiği sadece babası değil,
annesi, kardeşi ve kız arkadaşıdır. 20 yıl sonra oraya dönmek onun için kâbus
gibidir.
Kardeşi ile çıktıkları bu
yolculukta onu tatlı bir sürpriz bekler, öte yandan içindeki öfke, geceleri
gördüğü rüyalar sanki zamandan bağımsız bir şekilde uzayın boşluğuna takılı
kalmış gibidir. Çocukken yaşadığı şiddet, Tanrı’yı sorgulamasına sebep olur.
Neden Tanrı, küçük bir çocuğun dayak yemesine izin vermiştir? Aklı almıyordu.
Tüm hesaplaşmalar bittiğinde, öfke çıktığında artık
daha özgür biriydi.
Doğduğu evde o da çocuk büyütecekti… O, biraz farklı
yapacaktı.
Çok sevdim, harika bir filmdi. Benim önerimde Virgin Mountain. Çok sağolun, harika bir film izledim 🙏🙏🙏
YanıtlaSilYorumunuz için çok teşekkürler
Sil