“Babam beni birine satmak istemiş, ablam gelmiş ve ona engel olmuş.”
Bazen doğduğumuz yerden çok uzaktaki bir yere, doğduğumuz
ırktan çok farklı insanlara çekiliriz. Bir şekilde onlara kendimizi yakın
hissederiz ve bir gün kendimizi o topraklarda o insanlarla buluruz. Kalküta’nın Çocukları (Born Into Brothels:
Calcutta's Red Light Kids) isimli belgeselin kahramanı Zana Briski, İngiliz fotoğrafçı ve film yapımcısı.
Nedenini bilmese de hayat onu Hindistan’ın Kalküta
bölgesinde genelevlerin olduğu bir yere atar. Burada küçük çocuklara gönüllü
bir şekilde fotoğrafçılık dersleri vermeye başlar. Ders verirken onları daha
iyi tanımaya ve onların hayatına küçük bir dokunuşta bulunmak arzusu ile yanıp
tutuşmaya başlar.
Zamanla anlar ki, bu çocuklar için okumak büyük bir lükstür.
Onlar ancak hayatta kalmaya çalışırlar. Küçük yaşta çalışmaya ve kendilerini
korumaya çalışırlar. Kiminin annesi yoktur, kiminin babası. Kiminin babası
uyuşturucu kullanır, kiminin annesi genelevde çalışır. Kaderleri öylesine ağır
olmasına rağmen çocuklar yaşama tutunurlar. Onunla savaşmak yerine ondan güç
alan çocuklar vardır aralarında. Zana’nın onlara uzattığı ele cevap verirler,
hayatlarındaki gidişatı bir parça olsa da değiştirmek için harekete geçebilecek
cesarete sahip olanlar...
Bazıları ise buna sahip değillerdi. “Geleceğimde umut diye bir kelime yok” diyordu bir tanesi. Onlara
yardım etmek mümkün değildi. Belki de ait oldukları sistemde kendilerini ait
hissediyor ve oradan çıkmak istemiyorlardı. Bu onların bilinçli bir şekilde
istedikleri bir şey değildi. Belki de kaderlerinin onların özgür iradelerine
karşı galip çıktığı bir durumdu bu...
Elinden geleni yapan Zana’nın
her şeyden haberi olan bu yüce gücün karşısında saygıyla durmak dışında
yapabileceği ne olabilir? Tüm bu kötülüğün mirası kimlerden ve hangi zamandan
gelmekteydi? Geçmiş acılarının, ayrımlarının mirasını çeken çocuklar bu bedeli
ödeyince sistem yeniden dengeye gelecek mi? Ayrımlar, dışarıdaki ve içerideki
ayrım bitecek mi? Her şey ama her şey yeniden bir olacak mı?..
Hayatın zor kısmı, dünyanın görmezden geldiğimiz yüzü... Belgeseli izleyeceğim. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilYorumunuz i.in teşekkür ederim.
Sil"Belki de kaderlerinin onların özgür iradelerine karşı galip çıktığı bir durumdu bu..." hepimizin paradoksu değil mi bu? ne güzel cümleniz. külli irade mi cüzi irade mi? kaderimizi yazdığımızı mı sanırız yoksa yazamadığımız anlarda aslında kaderimiz midir?
YanıtlaSilYorumunuz için çok teşekkür ederim.
Sil