Yüz binlerce yıllık insanlık mağara tarihinin neredeyse %95’i
mağara hayatıyla geçti. Tahminlere göre sadece son 50 bin senedir
konuşabiliyoruz, son 5 bin senedir yazabiliyoruz. Sanayi devrimi ve Bilişim
Teknolojileri o kadar kısa bir zamandan beri hayatımızda... Ancak sanki biz
bunları hayatımızın her zaman var olmuş parçaları gibi görüyoruz.
Öte yandan nörobilim ilerledikçe, beynin yapısının çok eski
olduğu ve bilinç-dışının ve kolektif bilinçaltının hayatımızı yönettiğini
bilimsel olarak da anlamaya başladık. Yani eski çağlardaki insanların
davranışları, dürtüleri bugünkünden çok da farklı değil. Sadece faktörler
değişik ve artık daha fazla malzeme ve hikaye var. Eskiden gerçek bir kaplana
karşı tetikte olurken, şimdi iş ortamındaki bir tehdite karşı tetikte oluyoruz
veya en kötüsü sadece kafamızda oluşturduğumuz bir varsayıma karşı tedbirler
alıyoruz.
Oysa ilk insan avlandıktan sonra, fazla avı
biriktiremeyeceği için, kalan vaktini muhtemelen daha sakin uğraşlarla veya
dinlenerek geçiriyordu. Bu da onun beyin dalgalarını yavaşlatıyor ve bedenin
enerjisini bağışıklık sistemini onaracak bir halde kullanmasını izin veriyordu.
İnsanlığın en büyük dertlerinden onu hayatta tutmak için bir
çok yol bulan beyninden geliyor; biriktirme kapasitesi... Eski çağlarda sadece
kısıtlı bir alan hakkındaki hafıza ve bir kaç alet için kullanılan düşünce,
çağın en büyük kısır döngüsünü yaratıyor. Üretim anlamında ihtiyaçtan çok daha fazlasını
üretirken, psikolojik anlamda da düşünceler bir çok hastalığın kökündeki sebep
olarak karşımıza çıkıyor.
Rekabete dayalı ekonomi ise bu durumu lehine kullanmakta;
daha fazla edin, daha fazla biriktir, daha fazla... Tüm dünyada bir hayat
planı, bir hayal satılmakta. Özellikle batılı toplumları etkileyen Amerikan
hayat tarzı işte böyle bir paket: Amerikan
Rüyası.
Requiem for the
American Dream isimli belgeselde yazar Noam
Chomsky Amerikan Rüyası balonunu anlatıyor. Çok çarpıcı rakam ve belgelerle,
insanlara madde madde “Zenginliğin ve Gücün Yoğunlaşması Prensiplerini” gösteriyor.
Naom’a göre zenginlik güç yoğunlaşmasını sağlıyor. Amerika nüfusunun binde biri
anormal zengin. 1776’da yazılan Adam Smith’in kitabında tüm bu gücün diğer
insanları yöneteceği bahsediliyor. Tüm bu sistemi ayakta tutmak için hangi
prensipler uygulanıyor?
1. Demokrasiyi Azaltmak
·
Tüm bu prensibe göre zengin azınlık, çoğunluğun
haklarının koruyacağı belirtiliyor. Bu da aslında gerçek bir demokrasinin
olmadığını gösteriyor.
·
1960’lardaki özgürlükçü halk hareketlerini
durdurmak ve ülkedeki “aşırı demokrasiyi” durdurmak için harekete geçmek..
2. İdeolojiyi Şekillendirmek
·
Çoğunluğu politik görüşlerden uzak tutmak ve
başka meşgalelerle oyalamak
3. Ekonomiyi Yeniden Tasarlanması
·
Ekonomik gelirlerin üretimden finansa
kaydırılması ve iş güvencesinin azaltılması...
·
1950’de Üretim %28, Finans %11 düzeyinde iken
bankalar kullanılmayan parayı üretime yatırmaktadır.
·
2010 yılında ise Üretim %11, Finans %21
düzeyindedir ve Finans sektörü spekülasyon ve risk üzerine kuruludur.
·
Artan rekabet gelirleri azaltır, iş-gücü güvensiz
olur. Güvensiz bir toplum korktuğu için kontrolü daha kolaylaşır.
4. Yükün/Verginin Yerini Değiştirmek
·
Zenginin vergisini göreceli olarak azaltıp,
çoğunluğun yükünü artırmak...
5. Dayanışmaya Saldırmak
·
Kamuda verilen destekleri özelleştirerek,
özellikle eğitimi pahalı hale getirmek. Zengin aileler iyi okullara rahatlıkla
ulaşırken, zengin olmayanları okul ücretini ödemek için borçlandırılması.
Borçlu olan bir kişi de kapana kısılmakta...
6. Yasal Düzenleyicileri Yönetmek
· Güç yoğunluğunun yasal düzenlemelerine müdahalesi
ile devletin riskli firmaları kurtarma paketleri ile vergiler ile toplanan
paranın devasa firmalara akması sağlandı. Krizi yarat ve eskisinden de daha
güçlü ol...
7. Seçimleri Düzenlemek
·
Seçim bütçe demek...
·
Şirketler bireysel haklara sahip oldular ve
seçimlerde kişiler destekleyebildiler.
8. Kalabalıkları Hizaya Sokmak
·
Sendikaları azaltmak ve güçsüzleştirmek...
9. Talebi Artır ve Reklam Yap
·
Tüketimi pompala ve boş şeylere olan ilgiyi
artırmak. Moda gibi...
·
Reklam endüstrisinin büyümesiyle tüketime
yönlendirmenin artması.
·
Tanıtımın ve verilen mesajların politik
kampanyalarda da uygulanmaması.
10. Nüfusu Ötekileştirmek
·
“Nüfusun
%70’inin politika ile ilgili olma ihtimali yok; sanki yabancı bir ülkede
yaşıyor gibiler.”
·
Rekabet ve gelir dağılımının eşitsizliği,
açgözlü bir toplumu tetiklemekte ve insanlar birbirine kadar öfke beslemeye
başlamaktadır. Zihnin karşıt düşünce prensibi kullanılarak bir diğeri yaratılır
ve insan, kardeşler birbirine düşürülür...
Belki tüm bu prensipler bize ürpertici gelmektedir. Tüm
bunların ne kadar farkındayız? Birey olarak yapılacak bir şeyin olmadığını mı
düşünüyorsunuz? Yoksa tek çarenin karşı gelmek veya sistemin içine girerek bir
değişikliğin mümkün olacağını... Oysa tüm bu sahnenin ortaya çıkmasının sebebi
bireylerin farkında olmadan bu tuzaklara düşmesi ve zihinlerindeki çatışma ile
beslemesi...
Hiç bir durum tek taraflı değildir. Önce durumun,
kendimizdeki durumun farkına varmalı ve bu tuzaklara düşmemeliyiz. Hepimiz bu
şekilde davrandıktan sonra değişmeyecek ne olabilir ki?
hemen seyredeceğim! emeğine sağlık özenli notlar için ayrıca çok teşekkürler.
YanıtlaSilesen
Çok teşekkürler :)
SilEllerine sağlık. Kitabını okuyorum ve fotoğrafları vs. arıyordum sizden buldum... İçeriği güzel özetlemişsiniz.
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Kitabı filminden daha güzel mi?
Sil