3 Şubat 2016 Çarşamba

Corbo


Kurbanlar ve failler birbirlerine görünmez bir bağ ile bağlanırlar, dolanık veya dolaşık hale gelirler. Bu kuantum fiziğindeki dolanı iki elektron gibidir. Fail kurbana bir şey yapar, bilinçli olarak olmasa bir içten içe kendini suçlu hisseder ve denge bozulur. Fail kendini aşağıda hisseder, kurban da haklı olduğu için yukarıda...

Kurban “seni affetmiyorum” derse, fail artık sonsuza kadar kendini suçlu hisseder ve kurbana bağlı kalır. Kurban “seni affediyorum” derse, kendini daha da üstün hale getirir ve denge iyice bozulur. Bireysel düzeyde olan bu mekanizma, toplum ve ırklar arasında da çalışmaktadır. Özellikle ırkların görülmedik şekilde karıştığı Amerika kıtasından kolonileştirme büyük bir probleme ve karmaşaya dönüştür. Bu konuda, düşünür Fanon’a göre sömürülenler sömürgecilerine bir bağla bağlanır. Sömürgeciler yeni yasalar bile – ki bu yasaları çıkarırken de kendilerini üstün görerek ‘size özgürlük verdik’ derler – çıkarsa, sömürülenler kendilerini aşağı hissetmekten kendini alamazlar. Fanon’a göre tek çare şiddettir!
“Amerika’da köle zenciler isim alma haklarını sahip olduğunda, pek çok köle eski efendisinin ismini seçti. Ve onun hizmetinde kalmaya devam etti.”

Genellikle de ilk başvurulan çare şiddet göstermektir. Ancak şiddet gösterildiğin başka bir problem ortaya çıkar... Bu sefer kurban fail olur ve denge tam ters tarafa doğru değişir ve denge bozulmaya devam ettikçe bu sefer fail kurban olarak şiddet göstermeye başlar; bu da kavga ve savaş demektir...

Corbo, 1960 yıllarında İtalyan göçmeni Kanadalı bir ailenin oğludur. Quebec eyaletinde yaşamaktadır; burada yaşayanların %80’ni Fransızca konuşmaktadır, ancak önemli kademelerde İngilizce konuşanlar bulunur ve bu kısmı devamlı baskılar. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı zamanında Corbo’nun babasını ve dedesini İtalyan kökenli oldukları için hapse atarlar. Tüm bu olanlar Corbo’da derin bir aşağılık hissi yaratır. Tanıştığı grup ise ona tek çözümün şiddet olduğunu empoze etmektedir...

Babası ise geçmişi hiç yaşamamış gibi davranarak onun güzel okullarda okumasını istemektedir. Neredeyse İtalyan kökenini bile yadsımaktadır. Çocuklarını kontrol etme çabasındadır. Corbo ise babasına olan isyanını şöyle dile getirir:
“Köle olmayı öğretiyorlarsa okula gitmenin ne anlamı var?”“Oğulların sen olmadığını reddetmektir asıl hor görmek. Yaşamak istemediğimiz bir hayatı bize yaşatmaya çalışmakla o kadar meşgulsün ki!”

Peki, bu denge olayına çözüm ne olabilir? Bunu duymak çok zor olabilir ama çözüm failin sorumluluğu alması, yaptıklarının farkına vararak içten bir şekilde özür dilemesi ve bu yükle yaşamayı kabul etmesi... Sonuçta her birimiz kendi aile ve atalarımızdan getirdikleri ile istemesek de bazı dinamiklerin bir parçası olarak tarihte yerimizi alıyoruz. Zor da olsa herkes görüldüğünde, sevgi ve saygı ile anıldığında denge, huzur ve barış tekrar sağlanıyor... Geçmişle barış ve özgürleşme geliyor. Haklı olmanın yanında özgür olmanın değerini anlaşıldığında belki kalkanlar biraz daha aşağı iniyor...

Bu toplum düzeyinde de böyle olduğu için, bir toplumun medeniyet seviyesini azınlıklarına gösterdiği değerle ölçebiliriz. Corbo’nun da isyanı nüfusun %80’nin azıklık muamelesi görmesi. Filmin sonunda denge maalesef daha da bozuluyor.
“Yenilenler hiç bir zaman kendi tarihlerini yazamazlar.”

1 yorum: