Bebekken anne ve babamızın bir parçası olduğumuzu
zannederiz, çocukken onlara taparız, onlar bizim her şeyimizdir... Ergenlikte
onları eleştirmeye başlar, bizim özgürlüğümüzü kısıtlamak istediklerini
düşünürüz... Üniversite ve sonrasında ise bir an önce kendi evimize taşınmaya
can atarız, derken evlenir, ebeveyn oluruz, aynaya bakar... “ya onlar gibi” ya
da “tam tersini” yaptığımızı fark ederiz...
August: Osage Country,
çok popüler bir tiyatro oyunun müthiş bir oyuncu kadrosu ile beyaz perdeye
aktarılmış versiyonu... Konu üç kız çocuklu bir ailenin etrafında döner. Buna
bir de, bir teyze-enişte-oğulları eşlik eder.
Sahne, “Karım ilaç kullanıyor, ben ise içiyorum. Bu
aramızdaki sessiz anlaşma” diyen ve intihar eden babanın ölümü ile başlar...
Ağız kanseri (!) olan, bu hastalığın sebebini ispatlarcasına
sert dilli anne Violet (Merly Streep) ağır bir şekilde ilaç kullanır. Kocasının
intiharından dolayı duyduğu suçluluk duygusunu evin en fazla sevilen büyük kızı
Barbara’ya yansıtır ve onu evden uzaklaşmak ile suçlar. Evi terk ettiği için
babasını çok üzdüğünü iddia eder. Bir kızı olan Barbara ise kocası ile
boşanmamış olsalar da ayrı yaşamaktadır... Violet, kendi kardeşi Mattie Fe’nin
evde popüler sevilen kız olduğundan bahsederek Barbara ile benzerlik
kurmaktadır.
Ailenin tüm kadın karakterlerinin eril enerjileri yüksektir
ve kendilerine uygun iyi huylu adamlarla evlenmişlerdir. Bu baskın karakterlik dişil
enerjilerini bastırdığından dolayı sevgi vermek yerine otorite ve sert bir yolu
tercih ederler.
Anneler bir yandan çocuklarına karakter aşılamayı görev
edinirken, çocuklarını ağır bir şekilde eleştirir, kendi çocuklukları ile karşılaştırır,
kendini acındırır... Barbara’ın kardeşleri Ivy ve Karen ise ailenin tam tersi
yönlere gitmeye çalışırlar ama onlar da içlerinde çelişki yaşarlar. Büyük kız babanın favorisi ama kocası ile ayrı yaşamaktadır.
Annesi Teyze babasının favorisi, dominant... Kocası ot içer; oğlan zayıf
karakterli, kendine güvensiz biri olmuştur...
Aile, babalarının ölümü ile birçok aile sırrını ortaya
çıkartırken, hem birbirlerini hem de kendilerini daha iyi anlamaya, tanımaya
başlarlar.
Merly Streep ve Julia Roberts’in Oscar’a aday gösterildiği
filmde tüm oyuncular doğru seçilmiş ve çok başarılı bir performans ortaya koymuşlar.
Merly Streep’in sıra dışı performansına şaşırmaya bilirsiniz ancak Julia Robert ilk
defa bu düzeye ulaştığını söyleyebilirim.
“Tanrı’ya şükür geleceği tahmin edemiyoruz.” [Karen]Aile, aile, aile... Hepimiz kurbanların kurbanıyız...
Sanırım, öyleyiz...
YanıtlaSilYeni ders notları kaynağınız. Güncel notlar için...
YanıtlaSil